Connect with us

TEBLİĞLER

OL FREKANSI

Ritüeller; yüksek frekans bilgilerin yansımasını ve varlığını hatırlatmak için verilmiştir. Örneğin – Ol dedi, OLDU – sadece yüksek frekansı ve onun tüm dengesini alana yansıtmış olan varlık için geçerlidir.

Published

on

Ritüeller; yüksek frekans bilgilerin yansımasını ve varlığını hatırlatmak için verilmiştir. Örneğin – Ol dedi, OLDU – sadece yüksek frekansı ve onun tüm dengesini alana yansıtmış olan varlık için geçerlidir. Diğer varlıklar YASA doğrultusunda birçok alan ritüeli yapıp bu OL’ ma sürecini sonuçlandırabilir. Katmanlar halinde kurma ve örme ile OL’durma yapacaklar. Her aşamada rehberlik alarak devam ettiklerinde, örülmüş olan katların frekansı OL frekansına tamamlanacak ve sonuçlanacaktır.

Sistemden Tebliğ

Zehra Usanmaz

Continue Reading

TEBLİĞLER

ASLINI UNUTMA, MADDEYE KANMA!

Published

on

By

İnsan, dünyaya Allah’ ın rızasını hak etmek için gelir. Ama bilir ama bilmez. Bildiği; maddedir. Bilmediği; ruhaniyattır. Asıl ibadeti; Allah’a dır. Bu ibadetin şeklini bilmediği için yolu zordur. Bu yüzden de yolunda kolaylıklar verilir. Paylaşımını yapabilsin, sevebilsin diye. Ancak bu sevgi Allah’a dır asıl. Onun aslını kolaylıklara verirse, insan Allah’ ı unutur, aslından uzaklaşır. Kolaylıklar ise; maddede karşılaştığı her şeydir, eş, aile, iş v.s…

 

07.02.2023

Bağyurdu, Zehra Usanmaz

 

Continue Reading

TEBLİĞLER

Bu gün YARATICILIK GÜNÜMÜZ

Published

on

By

Bu gün YARATICILIK GÜNÜMÜZ .
“Ben Benim Varlığı adına Ben, Evrenin tüm Yapıcı güçlerini çağırıyorum ve bana – bende kodlanmış olan tüm yaratıcılık yeteneklerimin Tanrısal Işığın Varlığında açılmasını ve aktive olmasının ilhamının canlı kaynağını bende açılmasını, ve bununu gerçekleşmesi doğrultusunda gerekli enerjilerin ve durumların çekilmesi için izin vermelerini istiyorum. Sevgi ve Sevinç içinde Yaratılışın Tanrısal Güçleri ile ortak yaratıma katılmam için izin vermelerini istiyorum! Saf Tanrısal Kaynağa -Tüm Var Olanın arıtılması, evrimi ve yaratıcı değişimi ve dönüşümü için yönlendirdiği harika fikir ve düşüncelerine teşekkür ediyorum!”
Zehra Usanmaz
Continue Reading

TEBLİĞLER

ATLANTALI TOTH’ un ZÜMRÜT TABLETLERİ

Bu kitabın sayfalarında çevirisini bulacağınız tabletlerin hikayesi sıra dışıdır ve çağdaş bilimin sınırlarının dışındadır. Onların tarihi akıl almaz – tabletler tahminen M.Ö.36000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Onların yazarı – TOTH – Atlantalı Rahip, Kral, vatanı battıktan sonra kadim Mısır’ da koloni oluşturmuştur. O, yanlışlıkla Keops’a atfedilen Giza’daki Yüce piramidin kurucusudur. Onda o, kadim bilgeliğini entegre etmiş ve kadim Atlantalıların kayıtlarını ve bazı eşyalarını güvenli olarak saklamış.
16.000 yıl boyunca o, kadim Mısır’ı yönetmiş örneğin M.Ö. 50.000 – 36.000 yılları arasında. O zamanlarda TOTH’un ve yoldaşlarının aralarına yerleştiği kadim barbar ırk uygarlığın yüksek basamaklarına kadar çıkmış. TOTH, ölümsüzmüş ve bu da ölümü yendiği demek oluyor, bu dünyayı sadece kendi arzusu ile terk etmiş ve o zaman bile – ölüm yoluyla değil. Onun geniş kapsamlı bilgeliği birçok Atlanta kolonisinin yöneticisi yapmış, Merkez ve Güney Amerika dahil.
Toth’un Mısır’ı terk etme zamanı geldiğinde o, Yüce Piramidi Yüce Amenti Salonlarının girişinin üstüne yerleştirmiş, bunu kendi kayıtlarında yazmış ve kendi en yüksek kademeli insanlarını bu sırları korumaları için görevlendirmiş. Daha sonra bu bekçilerin nesilleri, piramitlerin rahipleri olmuştur, TOTH ise onun gidişini müteakip başlayan karanlık zamanlarda Bilgelik Tanrısı, Kayıt Tutucu olarak yüceltilmiştir. Efsanede Amenti Salonları ise; ölümden sonra mahkemeye çıkmak için ruhun gittiği yer altı dünyası, Tanrıların Salonları olmuş.
Müteakip evrelerde TOTH’ un egosu tabletlerde belirtilen şekilde başka insanların bedenlerine geçiş yapmıştır. Böylece o üç kere bedenlenmiş, en son bedenlenmesi üç kere doğan Hermes olarak olmuştur. Bu bedenlenmesi esnasında o, çağdaş okültistlerin Zümrüt Tabletler olarak bildiği yazılar bırakmış, kadim yazıtların daha geç ve oldukça kısaltılmış sunumunu.
Bu kitabın çevirisini içeren tabletler rahiplerin koruması altında Yüce Piramitte bırakılmış on adet tablet şeklindedir . Bu on tablet rahatlık olması açısından on üç parçaya bölünmüştür. Son iki tablet değersel olarak o kadar muazzam ve ileriye hedefli ki şu anda onların dünyaya çıkarılması yasaktır. Ancak bu yazıda yayınlanmış olanlar da gerçek öğrenci için paha biçilmez değerde sırlar içerir. Bir kere değil, yüz kere onların okunması gerek, ancak böyle onların gerçek değeri anlaşılabilir. Yüzeysel okuma, yazılanın güzelliği hakkında bilgi verebilir ancak daha derin araştırma arayana bilgeliğin sırlarını açacaktır.

Published

on

By

ÖNYAZI

Bu kitabın sayfalarında çevirisini bulacağınız tabletlerin hikayesi sıra dışıdır ve çağdaş bilimin sınırlarının dışındadır. Onların tarihi akıl almaz – tabletler tahminen M.Ö.36000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Onların yazarı – TOTH – Atlantalı Rahip, Kral, vatanı battıktan sonra kadim Mısır’ da koloni oluşturmuştur. O, yanlışlıkla Keops’a atfedilen Giza’daki Yüce piramidin kurucusudur. Onda o, kadim bilgeliğini entegre etmiş ve kadim Atlantalıların kayıtlarını ve bazı eşyalarını güvenli olarak saklamış.
16.000 yıl boyunca o, kadim Mısır’ı yönetmiş örneğin M.Ö. 50.000 – 36.000 yılları arasında. O zamanlarda TOTH’un ve yoldaşlarının aralarına yerleştiği kadim barbar ırk uygarlığın yüksek basamaklarına kadar çıkmış. TOTH, ölümsüzmüş ve bu da ölümü yendiği demek oluyor, bu dünyayı sadece kendi arzusu ile terk etmiş ve o zaman bile – ölüm yoluyla değil. Onun geniş kapsamlı bilgeliği birçok Atlanta kolonisinin yöneticisi yapmış, Merkez ve Güney Amerika dahil.
Toth’un Mısır’ı terk etme zamanı geldiğinde o, Yüce Piramidi Yüce Amenti Salonlarının girişinin üstüne yerleştirmiş, bunu kendi kayıtlarında yazmış ve kendi en yüksek kademeli insanlarını bu sırları korumaları için görevlendirmiş. Daha sonra bu bekçilerin nesilleri, piramitlerin rahipleri olmuştur, TOTH ise onun gidişini müteakip başlayan karanlık zamanlarda Bilgelik Tanrısı, Kayıt Tutucu olarak yüceltilmiştir. Efsanede Amenti Salonları ise; ölümden sonra mahkemeye çıkmak için ruhun gittiği yer altı dünyası, Tanrıların Salonları olmuş.
Müteakip evrelerde TOTH’ un egosu tabletlerde belirtilen şekilde başka insanların bedenlerine geçiş yapmıştır. Böylece o üç kere bedenlenmiş, en son bedenlenmesi üç kere doğan Hermes olarak olmuştur. Bu bedenlenmesi esnasında o, çağdaş okültistlerin Zümrüt Tabletler olarak bildiği yazılar bırakmış, kadim yazıtların daha geç ve oldukça kısaltılmış sunumunu.
Bu kitabın çevirisini içeren tabletler rahiplerin koruması altında Yüce Piramitte bırakılmış on adet tablet şeklindedir . Bu on tablet rahatlık olması açısından on üç parçaya bölünmüştür. Son iki tablet değersel olarak o kadar muazzam ve ileriye hedefli ki şu anda onların dünyaya çıkarılması yasaktır. Ancak bu yazıda yayınlanmış olanlar da gerçek öğrenci için paha biçilmez değerde sırlar içerir. Bir kere değil, yüz kere onların okunması gerek, ancak böyle onların gerçek değeri anlaşılabilir. Yüzeysel okuma, yazılanın güzelliği hakkında bilgi verebilir ancak daha derin araştırma arayana bilgeliğin sırlarını açacaktır.

Bu kadar uzun zaman saklanmış olan bu yüce sırların insanların eline nasıl geçtiği konusunda biraz bilgi vermek gerektiği kanısındayım.
Örneğin M.Ö. 1300 yıllarında Mısır’ da – kadim Khem’ de ayaklanmalar sürüyormuş ve birçok rahip dünyanın değişik yerlerine gönderilmişler. Onların arasında piramidin rahiplerinden bazıları da varmış, bunlar yanlarında adı ile başka Atlanta kolonilerinden gelmiş rahiplik ustalığında daha az gelişmiş olanlar üzerinde etki yapabilmeleri için tılsım olsun diye Zümrüt Tabletleri de götürmüşler. Efsaneye göre bu tabletler onları taşıyana TOTH’ un kendisinden yetki veriyormuş.
Tabletleri koruyan bu belirli rahip gurubu, Güney Amerikaya göç etmiş ve orada –kadim bilgelikleri korunmuş olarak sunan refah içindeki MAYA ırkı ile karşılaşmışlar. Rahipler, onların arasında kalmış ve yerleşmişler. Onuncu yüzyılda Mayalar köklü olarak Yukatan’da yerleşmişler ve tabletler Güneş Tanrısının tapınaklarından birinin mihrabının altına saklamışlar. İspanyollar tarafından yağmalanan şehirler daha sonra terk edilmiş ve tapınakların hazineleri unutulmuş.
Şunu anlamamız lazım- Mısır’ın Yüce Piramidi sırlar konusuna atfedilen tapınaktır ve öyle kalacaktır. İsa, Süleyman, Apollon ve diğerleri burada inisiye olmuştur. Bu yazıyı yazan yazar (kendisi yine piramitler rehberliğinde çalışan Yüce Beyaz Loca ile bağlıdır) kadim tabletleri arayıp bulmak ve Yüce Piramide geri getirmek için görev almıştır. Bu ayrıntılarının bu çalışmada bahsedilmesine gerek olmayan bazı teşebbüsler ile gerçekleştirilmiştir. Tabletleri geri getirmeden önce yazara bilgeliğin kopyasının mühürlenmiş olduğu tabletleri çevirip kendinde bırakmasına izin verilmiştir. Bu 1925 yılında gerçekleştirilmiştir ve ancak şimdi bilginin bir kısmının yayınlanmasına izin verilmiştir. Kesin bazıları bununla dalga geçecektir . Ancak gerçek öğrenci satır aralarını okuyacak ve içinde ışık yaşayanın bilgeliğini alacaktır, ona tabletlerde tutulan ışık cevap verecektir.

Tabletlerin maddi açısı ile ilgili birkaç kelime söyleyelim. Onlar zümrüt-yeşili renginde on iki tabletten ibarettir, simyasal transmutasyon yolu ile elde edilmiş maddeden yapılmışlardır. Onlar yok edilemez, tüm doğal afetlerin ve maddelerin etkisine karşı dayanıklıdırlar. Başka bir deyişle onların atomik hücre yapısı sabitlenmiştir ve onlarda hiçbir değişim gerçekleşmemektedir. Bu açıdan bakılınca onlar maddenin ionizasyon kanununu çiğnemektedirler. Onların içinde kadim Atlanta dilinin işaretleri işlenmiştir: bu işaretler, okuyucunun aklında karşıt mental titreşimi serbest bırakarak düşünce dalgasının tonuna hizalandırılmıştır. Tabletler altın renkte alaşımdan elde edilmiş çemberlerle bir araya sabitlenmişlerdir, aynı maddeden yapılmış mile asılmışlar. Onların dış görünüşü hakkında da bu kadar. İçerdikleri bilgelik, kadim sırların temelinde yatan bilgidir. Açık gözle ve kalple okuyanda bilgelik yüzlerce kez çoğalacaktır.
Okuyun, inanın veya inanmayın ama okuyun. Ve içinde yatan titreşim sizin ruhunuzun cevabı olacaktır.
Kozmik Harmoni İçinde,
Doreal Kardeşliğin En Yüksek Sesi


ZÜMRÜT TABLET – I –

Ben Toth Atlantalı, sırların efendisi, kayıtların koruyucusu ve yüce rahip, büyücü, nesillerden nesilde Amenti Salonlarının girişinde yaşayan…
Devasa Atlantanın Yüce Bilgeliğinin Kayıtlarını sonradan gelecek olanlara yolu göstermek için teslim ediyorum.
UNDAL adasında yüce KEOR şehrinde çoktan geçmiş olan zamanda ben bu bedenlenmeye girdim.
Yüce Atlantalılar bu yüzyılın küçük insanları gibi yaşayıp ölmezlerdi, eondan eona yaşamlarını, yaşam nehrinin uzaklara aktığı Amenti Salonlarında tazelerlerdi .
Yüzlerce kez çarpı on bin ışığa götüren karanlık yola girdim ve bir o kadar da karanlıktan aydınlığa çıktım ve benim erdemim ve gücüm yenilendi.
Şimdi ben sadece bir kere gireceğim ve Khem adamları beni bir daha görmeyecek. Ancak saat gelecek ve doğmamış ben tekrar karşı koyacağım, devasa ve güçle dolu ve geride kalmış olanlardan hesap soracağım.
Eğer benim öğretimi yanlış verdiyseniz, o zaman işte koruyun kendinizi Khem adamları, çünkü ben sizi yükseklerinizden çıkmış olduğunuz mağaraların karanlığına al aşağı edeceğim.
Benim sırlarımı Kuzeyin adamlarına vermeyin ve Güneyin adamlarına da ve eğer söz dinlemezseniz – üzerinize benim lanetim düşecektir.
Hatırlayın ve sözlerime dikkat edin çünkü ben gerçekten geri döneceğim ve size emanet edilenleri soracağım.
Gerçekten ve zamanın sınırlarının ötesinden döneceğim ben ödüllendirerek veya cezalandırarak ve benim size emanet ettiklerimi nasıl muhafaza ettiğinize göre size ölçüm olacak.
Kadim zamanlarda benim insanlarım yüceydi, bugün etrafımı saran insanlar için – yüce ulaşılmaz; dünyanın gençliğine ait olan kadim zamanların bilgeliğini bilen kalbin derinliklerinde bilginin sonsuzluğunu arayandı onlar.
Aramızda yaşayan Işığın Çocuklarının bilgilerinin bilgileri vardı bizde. Sonsuz ateşte kazandığımız güç ile güçlüydük biz.
Ve bizim aramızda insan çocuklarının en yücesi olan benim babamdı – Totmes, Yüce Tapınağın  Koruyucusu, tapınağın içinde yaşayan Işığın Çocukları ve on adada yerleşik insan ırkları arasındaki köprü.
Undal’ın sakinlerinden Hakimlerle itaat ettikleri ses ile konuşan Üçlerden sonra – müjdeci. Orada çocukluğumdan beri erginliğe kadar büyüdüm. Ve bende bilgelik ateşi büyüyene kadar o – her şeyi yutan alev olarak ateşleninceye kadar babam bana şaşırtıcı sırlar öğretti. Ben sadece bilgeliğe erişmeyi istiyordum. Ta ki; Tapınağın Yaşayanından emir geldiği ve karşıma kendi yüzü ile çıkacağı o yüce güne kadar.

Yüce olanın yüzüne bakıpta canlı kalan insanların sayısı azdır çünkü; insan çocukları Işık Çocukları ile onlar fizik formunda olmadıkları zamanlar uyuşmuyorlardı.

İnsan çocuklarından seçildim ben ve beni henüz daha zamanın rahminde doğmamış olan ait olduğum görev için Yasayan eğitti.

Büyük ve daha da büyük  bilgeliği tanıyarak yüce ateşten kaynayan ışığa kendim de yaklaşıncaya kadar uzun yıllar tapınakta yaşadım.

Ve yüce kralın yüceliğin tahtına oturduğu yere – yeraltı dünyasına,  Amenti ‘ye giden yolu öğretti O bana. Yaşamın Anahtarını hediye alarak, Yaşam ve Ölüm Hakimleri önünde saygı ile derin eğildim ben.

Amenti Salonları tarafından özgürdüm, ölüm aracılığı ile yasam çarkına bağlı değildim.
Yıldızlara yöneldim ben ve zaman ve mekan kaybolana kadar amaçsızca dolaştım.
Ve bilgeliğin kadehini dibine kadar içerek ben İnsanların kalplerine baktım ve orada daha da yüce sırlar buldum ve çok sevindim.
Çünkü ancak Gerçek Arayışında benim Ruhum rahatlıyor ve içimdeki alev doyuyor. Etrafımda olanların ölüm Kadehinden nasıl içtiklerini ve sonra nasıl tekrar yaşamın ışığına geri döndüklerini izleyerek Yüzyıllarca yaşadım ben.
Aşamalı olarak benle bir olan bilinçler Atlanta Krallığından gitti.

Sadece onların yerine düşük yıldızdan gelen döller Gelsin diye gittiler.

Kanuna boyun eğerek Ustanın sözü çiçek açtı.

Sonunda Yaşayanın kendi Agvanti’sinden öfke içinde tekrar Ayaklanana kadar Aşağıya, karanlığa döndü. Atlantalıların düşünceleri ve gücü çağırarak Kelimeyi Söyleyene kadar devam etti.
Dünyanın kalbinin içinde derinlerde Amenti oğulları duydular ve duyarak değiştirerek ve yerlerinden oynatarak, Logosu kullanarak sürekli yanan yüce ateş – yönünü değiştirene kadar ateş çiçeğinde değişiklik yaptılar.
Dünyanın üzerine yüce sular aktı, su altında bırakarak ve su baskınları yaparak Dünyanın dengesini değiştirerek sadece hala suların üstünde yücelen yüce Undal dağında Işık Tapınağı kalana kadar; akımların gücünden kurtulan çok azları orada yaşamda kaldı.
Ve USTA beni şöyle söyleyerek çağırdı: “Benim adamlarımı topla. Öğrendiğin sanatla onları uzaklara götür – suyun ötesine, Çöldeki mağaralarda yaşayan saçlı barbarların olduğu yere varıncaya kadar götür. Daha sonra senin haberdar olduğun planı izle.”
Ve o zaman topladım ben adamlarımı ve Usta’nın yüce Gemisine girdim. Ve sabahta hareket ettik biz.
Arkamızda Tapınak karanlıklarda serildi. Beklenmedik yükseldi onun üstünde sular.
Belirtilen zamana kadar kayboldu Dünya Yüzünden yüce Tapınak. Altımızda toprak – Khem çocuklarının Toprağı olana kadar Hızla taşındık biz sabahın güneşinin karşısına. Kudurmuş gibi karşıladılar onlar bizi, sopalarla ve mızraklarla öfke içinde böbürlenerek Atlanta Oğullarını son adamına kadar yok etmek ve öldürmek istediler.

Kaldırdım ben o zaman kendi asamı ve titreşim ışını gönderdim onları vurarak, öyle ki onlar hareketsiz kaldılar taştan bir dağın parçası gibi.
O zaman ben onlara sakin ve barışçıl sözlerle karşılık verdim ve Atlantanın gücünü, bizim – Güneşin çocukları olduğumuzu ve onun elçileri olduğumuzu anlattım.
Ayaklarımda yerlere kapanasıya kadar Kendi büyü ilmimle onları yatıştırdım ve o zaman onları özgür bıraktım.
Uzun zaman Khem topraklarında bulunduk biz, uzun zaman ve sonra da yine uzun zaman.
Henüz uykuda gelen ebedi yaşayan Ustanın emirlerine itaat etmeyerek Atlantanın oğullarını gönderdim ben – zamanın rahminden bilgeliğin onun çocuklarında yeniden büyümesi için birçok yönlere gönderdim.
Bende yaşayan yüce bilgeliğin işini gerçekleştirerek Uzun zaman ben Khem topraklarında yaşadım.
Benim bilgeliğimin yağmurları ile nemlenerek Khem çocukları bilgide büyüdü.
Yüceliğimi muhafaza etmek için yüzyıldan yüzyıla Atlanta Güneşini yaşatarak, bilgeliği koruyarak, yazıtları muhafaza ederek Patlamayla döşedim ben o zaman Amenti’ ye giden yolu.
Ululuk Khem oğullarına geldi, onlar aşamalı olarak Ruhun azametinde büyüyerek komşu halkları fethettiler.
Şimdi belli bir zaman için ben onları terk ediyorum ve Amentinin karanlık salonlarına gidiyorum, güç Hakimlerinin önüne çıkmak için tekrar – Yaşayan ile yüz yüze gelmek için Dünyanın salonlarının derinliğine gidiyorum.

Ve aşağıya Amentiye götüren girişin üstünde, giriş kapılarının üstünde, kapıların üstünde yükseldim ben.

Çok azı buna cüret edebilir, çok azı girişten karanlık Amentiye girebildi.

Girişin üzerinde yükselerek ben, yüce piramit, Dünya gücünü (yer çekimini) aşan gücü kullanıyorum.
Derine ve daha da derine güç evini ya da kamerasını yerleştirdim ben; neredeyse ta tepesine kadar giden ve ondan ben yuvarlak giriş kestim.
Orada eksende, ben “ Alan-Zaman ” a sinyal gönderen, Amenti girişine konsantre olan, eterden güç toplayan kristal yerleştirdim.
Diğer kameraları ben inşa ettim ve görünüşte onlar boş, ancak onlarda Amenti’ ye doğru giden anahtarlar saklandı.
Her kim ki cesareti içinde karanlık krallığa girmeye cesaret ederse, önce uzun oruçla arıtsın kendini.
Benim kameramdaki taş lahit’in içinde yatsın. Sonra ben ona yüce sırları açacağım.
Az zaman sonra o benimle görüşme yerine hareket edecek, Dünyanın karanlığında bile ben onu karşılayacağım, Ben TOTH, Bilgeliğin Hakimi karşılayacağım onu ve onu kucaklayacağım ve ebedi olarak onunla olacağım.
Yüce Piramidi dünyanın gücünün piramitleri şekillerince inşa ettim, öyle sonsuz yanan ki o da yüzyıllar boyu var olacak.
Ben Onda “Bilimin-Büyüsü” bilgimi öyle inşa ettim ki; ben Amenti’ den tekrar geldiğimde o burada olacaktır.
Gerçekten Amenti Salonlarında uyurken ben, özgürce süzülen benim ruhum bedenlenecek ve insanlar arasında – o veya bu formda var olacaktır.(Hermes, üç kere doğan) YAŞAYANIN Dünyada Gizli ajanıyım ben ve insanı yüceltmek için onun emirlerini yerine getiriyorum. Şimdi Amenti Salonlarına geri dönerken arkamdan bilgeliğimin bir parçacığını bırakıyorum.

YAŞAYANIN talimatlarını koruyun ve muhafaza edin: Her zaman gözlerinizi ışığa çevirin.
Gerçekten o saat geldiğinde Usta ile bir olun, gerçekten hakkınız olan -Usta ile bir olun, gerçekten hakkınız olan – HERŞEY ile bir olun.
Şimdi terk ediyorum sizi. Benim emirlerimi bilin. Onları koruyun ve onlar olun ve ben de sizinle olacağım, size Işığa giderken yardım edeceğim ve geçireceğim.
Şimdi önümde geçiş açılıyor. Ben gecenin karanlığına giriyorum.


ZÜMRÜT TABLET – II –  AMENTİ SALONLARI

Dünyanın kalbinin derinliklerinde yatıyor batık Atlantis’ in adalarının çok altında Amenti Salonları; sonsuz Bir’in ateşinde yıkanan, Ölülerin ve dirilerin Salonları.
Uzak geçmişte zamanın alanında kaybolmuş Işık Çocukları dünyaya bakıyordu.
İnsan çocuklarını yukarıdan gelen güç ile bağlanmış bağlarında gördüklerinde Onlar, ancak bağlardan kurtularak insanın Dünyadan Güneşe yükselebileceğini biliyorlardı.
Aşağıya indi onlar ve insan suretini kendi suretlerine benzeterek insanı yarattılar.

Ve yaratarak her şeyin Ustaları şöyle söylediler:
“Biz Kozmosun tozundan yaratılanı – sınırsız BÜTÜN’ den yaşamı miras alarak; dünyada insan çocukları gibi yaşayan ve yine de onlardan farklıyız.”

Daha sonra insan çocuklarından uzakta dünyanın derinliklerinde yer kabuğunun altında barınak oluşturabilmek için muazzam güçleri ile muazzam alanlar kestiler.
Enerji ve Güçle onları sarmalayarak zarardan sakladılar Kayıt Salonlarını.
Yaşamla ve Yukarıdan gelen Işıkla dolu, Birbiri ile yan yana başka alanlar oluşturdular onlar.
Sonra Amenti Salonlarını oluşturdular orada – sonsuz yaşamak ve sonsuzluğun bitimine kadar yaşam yaşayabilmek için.
Yukarıdan güç bağları ile bağlı Otuz ve iki idi onlar Işığın oğulları, insanları karanlığın bağlarından kurtarmak için insanlar arasına yerleştiler.
Yaşam Salonlarının derinliğinde pırıldayarak, serpilerek ve karanlığı sıkıştırarak çiçek büyüyordu.
Merkezde yerleştirilmiş yüce gücün ışını Yaşam veren, Işık veren, yaklaşan herkesi güçle doldurandır.
Ve onun etrafına tahtlarını yerleştirdi onlar – iki ve otuz. Her Işık Çocuğu için birer tane, öyle ki onlar sonsuz Işıktan Yaşam ile doldurulan parlaklığı ile yıkanıyorlardı.
Arka arkaya ilk önce elle yaratılmış bedenleri Yaşamın Ruhu ile doldurulmaları için yerleştiriyordu onlar.
Yaşamın Ruhunu hızlandırarak, uyandırarak her bir binden yüzlerce yıl Yaşam veren Işık onların bedenlerini ateşlemek zorundadır. İnsanlar arasında bilinmeyen yaşamı yaşayarak orada çemberde eondan eona Yüce Ustalar tekrar yaşamaktadırlar. Orada Yaşam Salonlarında dinleniyor onlar ve onların ruhu insanların bedenlerinde serbestçe akıyor. Öğreti vererek ve yukarı ve ileri karanlıktan öteye ışığa doğru yönlendirerek Onların bedenleri dinlenirken – her seferinde onlar insan bedenlerinde tekrar doğuyorlar.
Orada Yaşam Salonlarında insan ırklarına açılmamış olan bilgelikle dolu yaşam ateşinin serin alevinde yerleşmiş Işığın Çocukları.
Uyandıkları ve derinlerden çıktıkları zamanlar geliyor ve insanlar arasında ışıldak olmak için – sınırlı insanlar arasında sınırsızdır onlar. Toth karanlıktan zorlayarak kendini büyüttü, kendini karanlıktan ışığa yükseltti. Amenti Salonlarından özgürdür o, Yaşam Çiçeğinden özgürdür o, bilgi ve bilgelikle bilgilendirilmiş, Yolu – insandan Yaşam Ustalığına geçiyor. Orada karanlığın karanlık bağlarından özgür olarak, Ustalarla bir olarak o var olabilir.
Işıldayan çiçeğin içerisinde bizim üstümüzdeki Alan – Zamanın yedi Hakimi sonsuz Bilgelikten geçen yolu göstererek ve yardım ederek insan çocuklarının zamanından geçen yolu yerleştirmiştir .
Güçleri ile gizlenmiş sessiz, her şeyi bilen, Yaşam gücünden çekenler, benzemeyen ancak yine de insan çocukları ile birlik içinde Kudretli ve Görünmezdir onlar. Gerçekten benzemeyen ve yine de Işık Çocukları ile birlik içinde.
İnsanların bağlarının güçlerinin bekçisi ve koruyucusudur onlar ve insanlar ışığa erdiklerinde onları gevşetmeye hazırlar.
Birinci ve en Kudretli olan Gizli Var olmanın üstüne gururla oturmuş Hakimlerin Hakimi sınırsız Dokuz, her Kozmik siklüsten diğerlerine hakimiyet kuran, insanların gelişimini izleyen ve değerlendirendir.
Onun altında Siklüslerin Hakimi gururla oturmaktadır; Üç, Dört, Beş ve Altı, Yedi, Sekiz, her biri – kendi misyonu ile, her biri – kendi güçleri ile yolu göstererek insanların kaderlerini yönlendirerek kendini ifade eder. Herhangi bir zamandan ve alandan özgür olarak orada oturuyor onlar güçlü ve kudretli.
Bu dünyadan değil onlar ve yine de ona akraba, onlar insan çocuklarının Büyük Kardeşleridir.
Yargılayarak ve değerlendirerek bilgelikleriyle, insanlar arasında Işığın hareketini izliyorlar.
Orada onların önüne çıktım ben YAŞAYANIN rızası ile ve onun BİR olanla yukarıda birleştiğini gördüm.
Sonra ondan ses çıktı ve şöyle söyledi :

“İnsan çocukları arasında Yücesin sen Toth.

İleride Amenti Salonları ile bağlı değilsin sen, insan çocukları arasındaki Yaşam Ustası, iraden dışında ölümü tatmayacaksın sen, Sonsuzluğun bitimine kadar Yaşamı iç.
İleride – sonsuza kadar Yaşam senin hakimiyetindedir.
İleride Ölüm – senin elinin işareti ile.
Burada yaşa veya bu yeri terk et ne zaman istersen,
Amenti insanın Güneşine açık.
İnsanlar arasında büyüyen Işığın Çocuğu,
Yaşamı hangi şekilde almak istersen al.
İşini tayin et çünkü; tüm canlar çalışmak zorundadır ve hiçbir zaman seni Işığın yolu bırakmayacak.
Yukarıya doğru giden uzun yolda bir adım atmış olsan bile Işığın zirvesi uçsuz bucaksızdır.
Attığın her adım onu biraz daha yüksek yapıyor; senin tüm ulaşmış oldukların sadece hedefi uzaklaştırıyor.
Sürekli sonsuz Bilgeliğe yaklaş ve sonsuz olarak hedef senden uzaklaşacaktır.
Birlik hedefinde birlik olarak, beraber çalışarak, insan çocuklarına Işık
getirerek Dünyanın Hakimleri ile el ele gitmen için Amenti Salonlarından özgürsün sen .”

Sonra gizli olan tahttan indi Ustalardan bir tanesi ve benim koluma girerek derin saklı dünyanın tüm Salonlarından geçirdi. İnsanlarca bilinmeyen misyonu göstererek O, beni Amenti Salonlarından geçirdi.
Karanlık Ölümün gururla oturduğu yere Karanlık geçitlerden aşağıya götürdü beni. Karanlıktan örülü duvarları ile ancak yine de Işıkla dolu Uzay gibi geniş açıldı önümde yüce Salon.
Karanlığın yüce tahtı önümde hareketlendi, perdenin arkasında gecenin sureti gururla oturuyordu.
Karanlıklardan daha da karanlık gururla oturuyordu yüce suret – geceden hariç karanlığın Karanlığı.
Yaşamı çağırdıkları Kelimeyi söyleyerek Usta onun önünde durdu; “ O, karanlıkların efendisi, Yaşamdan Yaşama giden yolda kılavuz, senin huzuruna ben Sabahın Güneşini getirdim. Ona karanlığın gücü ile değmeyesin. Gecenin karanlığına onun ateşini çağırmayasın. Bil onu ve yüzünü gör, Karanlıktan Işığa yükselmiş kardeşlerimizden birisi o.
Onun alevini onun bağlarından özgür bırak ki; gecenin karanlığında engelsiz olarak yansın.”

O zaman suretin eli kalktı, aydınlık ve canlı olarak giderek alev yükseldi.
Salondan Karanlığın giysisini çıkararak Gece karanlığının perdesi anında açıldı.
Gecenin perdelerinden önümdeki yüce alana alev ardına alev belirdi.

Sayısız milyonlarcası önümde büküldüler, bazıları- yanarak ateş çiçekleri gibi oldu. Sadece geceden zayıfça ışıldayarak Başkaları vardı orada sönük ışıma yayan.

Çabuk sönenleri de oldu; başkaları ise küçük ışık kıvılcımlarından oluştu.
Her biri kendi sönük karanlık perdesi ile çevrili ve yine sonsuzlukta söndürülemeyen ışıkla ışıldayarak.
İlkbahardaki ışıldak böcekleri gibi onlar beliren ve kaybolan, Alanı Işık ve Yaşam ile doldurdular.
Sonra şöyle söyleyerek güçlü ve törensel bir ses duyuldu:
“Bu ateşler – insanlar arasındaki ruhlardır alevlenen ve sönen, sonsuz var olan, değişerek ve yine de canlı kalan ölüm aracılığı ile yaşamda kalan .
Çiçekte açtıklarında yaşamdaki gelişmenin ufkuna eriştiklerinde, o anda yeni yaşam formlarına değiştirerek ve saklayarak gönderiyorum ben kendi karanlık örtümü.
Karanlığı daha da büyük güçle aydınlatarak ve yine de gecenin perdelerince söndürülemeyen,
Sürekli yukarıya yüzyıllar içinden büyüyerek daha büyük bir aleve dönüşerek.
İnsan ruhları böyle büyümektedirler – sonsuz yukarıya karanlığın perdesi tarafından sönük ama asla söndürülemeyen.
Ben Ölümüm, geliyorum ama sürekli kalmıyorum,
Çünkü yaşam sonsuz ve her şeydedir; ben yolda sadece bir engelim ve sınırsız ışığa anında itaat ediyorum.
Uyan o alev, sonsuza kadar içeriye dönük olan, es ve Karanlığın perdesini yen.”
Sonra alevlerin ortasında karanlıklarda bir belirdi ve karanlığı sıkıştırdı, parlayarak, serpilerek, daha da parlak ateşlenerek en sonunda Işıktan başka hiçbir şey kalmayıncaya kadar devam etti.
Daha sonra benim rehberim, ustanın sesi söyledi :
“Ruhunu gör, ışıkta nasıl büyüdüğünü, bu andan itibaren karanlığın Hakimin yönetiminde olmayan.”
Işık Çocuklarının sırları ile dolu bir çok geniş alanların içerisinden İleri götürdü o beni; ta ki kendileri de Işığın Güneşi oluncaya kadar insanların hiçbir zaman bilmeyeceği sırlara.
Daha sonra Işık Salonunun Işığına geriye getirdi beni o. Yüksek siklüslerden Her Şeyin Hakimleri önünde Yüce Ustaların önünde diz çöktüm ben. Ve o zaman yüce gücün sözünü söyledi o:
“ Amenti Salonları ile bağlı değilsin sen. İnsan çocukları arasında kendi uğraşını
belirle.”
Ve o zaman şöyle dedim ben: “O yüce usta, bana insanların öğretmeni olmama izni ver, insanlar arasında pırıldaklar oluncaya kadar onları ileri ve yukarıya doğru götüreyim; onları bekleyen gecenin örtüsünden özgür, insanlar arasında parlamak zorunda olan, ışıkla parlayarak .”
Ve cevap verdi bana ses:

“ Nasıl istersen öyle hareket et.

Öyle olsun.

Kendi iradenle kabul veya reddetmek için kendi kaderinin sahibisin sen. Yanına gücü al, yanına bilgeliği al. İnsan çocukları arasında ışık gibi parla.”

Ve YAŞAYAN yukarıya doğru geçirdi beni. Güneş Işığı, insanlar arasındaki ateş; öğütleyerek ve kendi bilgeliğimden parçacıklar açarak tekrar insan çocukları arasına geldim. Ve şimdi ben gecenin karanlığındaki ışığı aramak için tekrar geliyorum. Tut ve koru, sakla benim yazımı, insan çocuklarına öncü olsun o.


ZÜMRÜT TABLET – III –

Ben Toth Atlantalı, bilgeliğimi ayırıyorum, bilgimi ayırıyorum, gücümü ayırıyorum. Kendi irademle ben onu insan çocuklarına veriyorum. Gecenin karanlığının ötesinde dünyada parlamak için, aynen benim gibi onlar da bilgeliği elde edebilsinler diye veriyorum.

El ele bütünü kusursuzlaştırarak, Bilgelik güçtür ve güç bilgeliktir.

Ancak gururlanma sen İnsan kendi bilgeliğinde. Cahil ile de, bilge ile de sohbetler yap.

Ve eğer yanına bilgi dolu adam gelirse dinle ve dikkat et çünkü her şey bilgeliktir.

Ancak kötülük sesi çıktığında – durma, çünkü Gerçek ışığa benzerdir ve her şeyin üstünde parlar.

Kanunu çiğneyen cezalandırılsın, çünkü ancak kanun aracılığı ile geliyor insanların özgürlüğü.

Korku yaratma, çünkü korku zincirdir, karanlığa insanı mıhlayan Bağdır.

Yaşamda kendi kalbini dinle ve sana nasihat edilenden fazlasını yap.

Zenginlik elde ederken kendi kalbini dinle, çünkü eğer kalbin yorulmuşsa tüm bu zenginlikler hiçbir şey değildir.

Kalbini dinlemekten yorulma, çünkü bu can’a aykırıdır.

Bilgiye vakıf olanlar kaybolmayacaklardır, ancak kaybolanlar doğru yolu bulamayacaklar.

Eğer sen, insanlar arasında olacaksan kalbinin başlangıcı ve onun sonu Sevgi olsun. Ve eğer sana fikir için bir adam gelirse, onu getiren şeyin çözülebilmesi için serbest konuşmasına izin ver.

Ve eğer ki o sana açılmada tereddüt yaşıyorsa anla ki, bu senin suçundur.

Özellikle derlenmiş konuşmaları tekrarlama ve kendin de onları dinleme çünkü bu dengede olmayanın sadece boş lafıdır.

Onları konuşma ki önüne gelen bilgeliği tanıyabilesin. Suskunluk, büyük nimetler getirir.

Sözlerin fazlası hiçbir şey getirmez.

Kalbini, insan çocuklarının üzerinde yüceltme, çünkü tozdan daha da aşağılara düşecek o.

Eğer insanlar arasında yüce olursan, bilgi ve sakinliğin için saygı duyulur ol.

Eğer arkadaşının özünü bilmeyi arıyorsan, onun arkadaşından sorma, onunla sadece zaman geçir.

Tartışma yarat ki onun sözleriyle ve davranışlarıyla onun kalbini deneyesin. Ambarlarda saklanılanı masanın üstüne koymalı ve sana ait olan eşyaları başkalarıyla paylaşmalı.

Aptal insan, bilgiyi cehalet ve ona fayda getireni de zararlı olarak algılar. Ölümde yaşıyor o. Ve bu yüzden bu onun besinidir.

Bilge ise; kalbinin dolup taşmasına izin verir ancak kapalıdır onun ağzı. O adam, sesin bilgeliğini kabul et; ışığın sesine kulak ver.

Perdeleri üzerlerinden indirilmiş olan Kozmostaki sırlar, yaşamı ışık ile dolduruyor. Karanlığın zincirlerinden kurtulacak olana maddeyi madde olmayandan, ateşi topraktan ayırmasına izin ver; çünkü sen haberdarsın – toprak topraktan süregelir ve ateş ateşte yükselir ve ateşle bir olur.

İçinde ateşin olduğunu bilen, sonsuz ateşe yükselecek ve sonsuza kadar onda kalacak. Ateş; iç ateş güçlerden en güçlüsüdür çünkü o tüm varlığın üstündedir ve Dünyadaki her şeyin içine sızar.

İnsan sadece karşı koyabildiği için kendini formda tutar.

Bu yüzden Dünya, insana karşı koymak zorundadır, çünkü aksi takdirde o var olamaz. İnsanların gözleri farklı farklı görüyor – birisine bir eşya bir görünüm ve renktedir, bir başkası onu farklı şekilde görür.

Aynı şekilde sınırsız ateş, renkten renge değişerek hiçbir zaman günden güne aynı şekilde ortaya çıkmaz.

Bu yüzden ben Toth, bilgeliğimle konuşuyorum çünkü insan – karanlıkta yanan ateştir; karanlığın perdesinde söndürülemeyen, gecenin perdesinde söndürülemeyen.

İnsan kalplerine, bilgeliğimle baktım ve gördüm ki onlar ayırma bağlarından özgür değiller.

Alevin, özgürce gölgelenecek kardeşim benim, sadece gecenin gölgesinde o gömülebilir!

Dinle insan ve bu bilgeliğe dikkat et: isim ve form nerede sonlanıyor? Sadece bilinçte, görünmez, parlak ışınımın sınırsız gücü.

Sen, her şeyi daha parlak görerek yarattığın formlar, gerçekte senin sebebini takip eden neticedir.

Yıldız İnsan, savaşın sonunda özgürlüğüne kavuşana dek bedene bağlanmıştır. Sadece savaş vererek ve ağır çalışarak yeni yaşamda o yıldız sende çiçek açacak. Tüm nesnelerin başlangıcını bilenin yıldızı, karanlığın çarlığından özgürdür.

Hatırla insan, tüm varlık – gerçekte var olmayanın başka bir formudur.

Öze sahip olan her şey, başka öze dönüşür ve sen kendin de bundan hariç değilsin.

Yasayı hatırla çünkü her şey Yasadır.

Yasadan olmayanı arama, çünkü bu sadece duygu illüzyonunda varlığını sürdürmektedir.

Bilgelik tüm çocuklarına gelir, onlar ona geldiği zamanda.

Yüzyıllar boyunca ışık saklanmıştı.

Uyan ey insan ve bilge ol.

Yaşamın sırlarının derinine girdim ben, gizlenmiş olanı isteyerek ve arayarak. Dikkatli ol ey insan ve bilge ol.

Dünya kabuğunun altında, derinde Amenti Salonlarında insanlardan saklanmış sırları gördüm ben.

Sıkça ben derin saklı geçitlerde seyahat ettim, insanlar arasında Yaşam olan Işığı seyrettim.

Orada sonsuz yaşayanların Yaşamının renkleri altında, insanların sırlarına ve kalplerine girerdim ben.

Ve öğrendim ben, insanın karanlıkta yaşadığını ve yüce alevin ışığı ancak onun içinde saklanmıştı.

Gizli Amentinin Hakimlerinin yüzü önünde ben, insanlara yüklediğim bilgeliği tanıdım.

Yüce Sırrın Bilgeliğinin ustaları onlar ve o bilgelik – gelecekten getirilmiştir, sonsuzluğun sınırları ötesinden.

Yedidir onlar Amenti Hakimleri, onlar – Sabahın Çocuklarının efendileri, siklüslerin güneşleri, Bilgeliğin Ustaları.

Öyle yaratılmamış mı onlar insan çocukları gibi? Üç, Dört, Beş ve Altı, Yedi, Sekiz, Dokuzböyledir İnsan Ustalarının ünvanları.

Uzak gelecekten formsuz ve aynı zamanda insan çocuklarının rehberleri olarak, form yaratan olarak gelmiş onlar.

Sonsuz yaşayan, ancak canlılardan değil, yaşam ile bağlı olmayan ve yine de ölümden özgür.

Karanlık Ölümün Salonlarına bağlı olmadan, Sonsuz yönetiyor onlar sınırsız bilgelikle.

Yaşam onlarda yaşıyor ancak yaşam olmayan yaşamdır o. Her şeyden özgürdür Bütünün Hakimleri.

Logos onlardan çıkmıştır çünkü her şeyin üzerinde hakim olan gücün aletidir onlar.

Geniştir onların kendine hakimiyeti ve yine de azınlıkta saklanmış, yaratım tarafından yaratılmıştır onlar, tanınmış ama yine de tanınmayan.

Üç –  tüm gizli büyüye götüren anahtarın sahibidir Ölüler Salonlarının yaratıcısı; enerji göndererek, karanlıkla örterek, insan çocuklarının ruhlarını bağlayarak, karanlığı göndererek, ruhun gücünü bağlayarak insan çocuklarındaki negatifi yönetiyor.

Dört – gücü kaybedendir, insan çocukları için Yaşamın Efendisidir o. Bedence hafif, çehresi ateşli; insan çocuklarının ruhunun kurtarıcısıdır o.

Beş – ustadır, tüm Büyünün Efendisi – insan çocukları arasında çınlayan Söz’e Anahtar.

Altı – Işığın Tanrısı, gizlenmiş yol, insan çocuklarının canlarının yolu.

Yedi – ulaşılmazın Efendisi, alanın ustası ve Zamanların anahtarı.

Sekiz – gelişmeyi düzenin hükmü altına alandır; ağırlığı belirler ve insanların yolculuklarını dengeler.

Dokuz – baba, geniştir onun sükuneti, formsuz olandan yaratıyor ve değiştiriyor o.

Sana verdiğim işaretler üzerine meditasyon yap .Bunlar insanlardan saklanmış anahtardır.

Her zaman yükselmeye yönel sabahın Ruhu. Düşüncelerini yukarıya çevir, Işığa ve Yaşama.

Anahtarlarda rakamları bul, yaşamdan yaşama sana verdiğim – yoldaki ışıktır. Bilgece ara. Düşünceleri içeriye çevir.

Aklını, Işığın çiçeğine kapatma. Bedenine düşünceyle doğanın suretini yerleştir.

Seni Yaşama getirecek olan Rakamları düşün. Bilgenin yolu açıktır. Işığın Çarlığına kapıyı aç.

Kendi Alevini sabah gibi akıt – Güneş. Karanlığın kapılarını kapat ve gündüzün ışığında yaşa.

Al İnsan, özünün parçası olarak Yedileri, var olanlar ama tezahür etmiş oldukları gibi olmayanlar.

Bilgeliğimi açtım ben ey İnsan. Benim gösterdiğim gibi yolu takip et. Bilgelik Ustaları, Sabahın Güneşi, Işık ve Yaşam insan çocuklarına.


ZÜMRÜT TABLET – IV – ALANDA DOĞMUŞ OLANLAR

Dinle ey adam, bilgeliğin sesini dinle ey adam, Atlantalı Toth’un sesini dinle. Hiçbir şeyi gizlemeden bu siklüsün alanından ve zamanından topladığım bilgeliğimi sana veriyorum; Ben – olağanüstü şeylerin ustası, sabahın Güneşi, sonsuz yaşayan, Işığın çocuğu, parlaklığı ile pırıldayan, sabahın yıldızı, Toth – insan çocuklarının öğretmeni, Tüm olandan öz.

Çok eski zamanlarda çocukluğumda ,çok eskiden sulara gömülmüş olan Atlantis’ te yıldızların altında yatardım ve insanların çok üstünde olan sırları hayal ederdim.Ve o zamanlar kalbimde yıldızlara giden yolu fethetmek için yüce heves büyüdü.

Seneler boyu yeni bilgileri öğrenerek, yolu takip ederek bilgeliği aradım ben, sonunda benim Ruhum yüce uğraş vererek zincirleri parçaladı ve uzağa – özgürlüğe attı kendini.

Dünya insanlarını bağlayan zincirlerden özgürdüm ben. Bedenden özgür olarak rüzgar hızı ile geceden geçtim ben.

Sonunda yıldızların alanı bana açılmıştı.

Gecenin bağlarından özgürdüm ben.

Şimdi bilgeliği, insan sınırlarının bilgilerinin çok ötesinde alanın sınırına kadar arıyordum.

Uzakta alanda seyahat yapıyordu benim ruhum engelsiz, sonsuzluğun ışığının çemberinde.

Tuhaftı Bilginin sınırlarının ötesindeki bazı gezegenler, yüce, devasa, insan hayalinin ötesinde.

Ve yine de aynen insanlar arasındaki gibi – buradaki gibi ,bu gezegenlere ve aralarında etki yapan Kanunu onun tüm güzelliğinde buldum ben.

Sınırsızlığın güzelliğinden ileriye yöneldi ruhum, alanın çok uzağına düşünce ile uçuyordum ben.

Orada muhteşem gezegende dinleniyordum. Havayı armonik melodiler dolduruyordu. Formlar vardı orada Düzen içinde hareket eden, yüce ve muhteşem, gecedeki yıldızlar gibi; ahenk içinde hareket ederek dengelenmiş denge içinde Kozmik olan semboller Kanunda eriyorlardı. Yolculuğum esnasında birçok yıldız ve kendi dünyalarında bulunan birçok insan ırkı; bazıları- yukarıya yükseklere sabahın yıldızları gibi, diğerleri ise gecenin karanlığında aşağıya düşerek yanımdan geçiyordu.

Her şekildeki ve her biri yukarıya çıkmaya çalışarak, yükseklere ulaşarak ve derinliklere dalarak aydınlığın alanlarında, zamanlarda hareket ederek, karanlığın içinden yaşamını sürdürerek, Işığa ulaşarak evrimleşiyorlardı.

Ey insan bil ki, Işık senin mirasındır. Bil ki, karanlık sadece örtüdür.

Özgürlük an’ını yenmeni ve gecenin karanlığını yırtmanı bekleyerek senin kalbinde sonsuz aydınlık mühürlenmiştir.

Ve hala insan kalarak alanın hükmü dışında ETER’i dize getirenleri de gördüm ben…

Tüm şeylerin temelinde bulunan gücü kullanarak; Her şeyin içinden geçen güce itaat eden; toplayarak eteri, onların iradesinin etkisi altında büyüyen formlarda yoğunlaştırarak uzakta, alanda gezegen yarattı onlar.

Bilimde muhteşem onlar hepsi – ırkların çocukları, yıldızların oğulları.

Kısa zaman için onların bilgeliğini izleyerek durdum ben. Onların eterden devasa şehirler yarattıklarını gördüm – altından ve güllerden.İlksel elementten form edilmiş tüm maddenin temeli her yerde var olan ETERDİR.

Uzak geçmişte ETERİ dize getirmiş onlar ve ağır çalışmanın bağlarından kurtulmuşlar; sadece akıllarında tabloyu form etmişler ve çarçabuk yaratılarak büyümüş o.

Ve o zaman Kozmosun içinden ruhum ileriye yöneldi sürekli ve durmaksızın yeniyi ve eskiyi gördü; insanın – Güneşlerin Güneşi, Yıldızların çocukları olarak gerçekten alanda doğmuş olduğunu tanıdı .

Bil ki insan, nereden geldiysen gel, bu yer yıldızlarla birleşiktir.

Senin bedenlerin de, kendi merkez güneşleri gibi etrafında dönen gezegenlerden başka bir şey değildir.

Tüm Bilgeliğinle Işığa ulaştığında sen, eterdeki bağından kurtulmuş – dışarıdaki karanlığı aydınlatan Güneşlerden bir tanesi, alanda doğanlardan ve Işıkta büyüyenlerden birisi olacaksın.

Zamanla kendilerinden çıkan ve yüce kaynağa dökülen yıldızların ışığını kaybettikleri gibi, insanlar da öyledir ve gecenin karanlığını arkalarında bırakarak onların ruhları da ileriye gider.

İlksel eterden form olmuş olan sen, kaynaktan akan parlaklıkla dolduruldun, etrafında yoğunlaştırılmış eterle sınırlandırıldın ve en sonunda özgür olana kadar şimdi yine bu parlama alevleniyor.

Alevini karanlıktan kaldır, geceden uç ve özgür olacaksın sen.

Zaman ve alan içerisinden seyahat ettim ben, biliyordum – ruhum en sonunda özgür kaldı, biliyordum – bilgeliği aramak şimdi gücüm dahilinde.

En sonunda bilgeliğin bile haberdar olmadığı, bizlerce bilinen her şeyin ötesindeki bilgiden saklı olan plana ulaştım.

Ey insan, ben bu bilgiyi şimdi aldığımda, benim ruhum mutlulukla doldu çünkü ben artık özgürdüm.

Dinle sen alanda doğmuş olan ve benim bilgeliğime dikkat et: bil ki, sen de özgürlüğünü alacaksın.

Tekrar dikkat et ey insan, benim bilgeliğime dikkat et, dinleyerek sen de yaşayabilir ve kurtulabilirsin.

Dünyadan değilsin sen – dünyalı, sen Sonsuz Kozmik Işığın çocuğusun.

Ey insan, kendi mirasını bilmiyor musun? Bilmiyor musun ki sen gerçekten Işıksın?

Yüce Güneşin Güneşisin ve bilgeliğe ulaştığında, sen Işıkla olan kendi akrabalığını gerçekten bileceksin.

Benim geçtiğim yolda gitmenin özgürlüğünü sana göstererek, ileriye yönlenmemle yıldızlara giden yolu gerçekten nasıl geçtiğimin bilgisini şimdi sana veriyorum ben.

Dinle ey insan ve zincirlerini tanı, ağır çalışmalardan kendini nasıl serbest bırakacağını öğren.

Karanlıktan Işıkla, yıldızlarla bir olarak baş kaldıracaksın sen. Bilgelik yolunu doğrudan takip et.

Sadece bunun aracılığı ile sen kalkabilirsin.

İnsanın ait olduğunu bilmesi onu sürekli ileriye götürüyor, ileriye Birliğin Sonsuzluğunun Bükümlerine.

Bil ki ey insan, tüm alan düzenin hakimiyeti altındadır.

Sadece Düzen aracılığı ile sen Bütünle birsin.

Düzen ve Denge Kozmosun kanunudur.

Takip et ve Bütünle Bir olacaksın.

Bilgeliğin yolunu takip eden, kendi bilincini karanlıktan çekerek, zaman ve alandan Bütüne akarak yaşam çiçeğine açık olmak zorundadır.

Önce uzunca bir süre, derin sessizlikte kalmalısın sen ve en sonunda sessizlikte konuşma isteğinden özgür, arzularından özgürleşeceksin.

Kelimelerin zincirlerini Sessizlikle kır.

Yeme isteğini dize getirene kadar yemek yemekten vazgeç çünkü bu ruhun zincirleridir.

Sonra karanlıkta yat.

Işığın ışınlarına gözlerini kapat.

Gecenin bağlarını ondan silkeleyerek Ruhunu – gücünü senin bilincinin olduğu yere odakla.

Aklının varlığına istediğin konuyu yerleştir.

Görmek istediğin yeri imgele.

Tüm gücünle titreş.

Ruhunu onun kendi karanlığından kurtar.

En sonunda ruhun özgürleşene kadar kendinde var olan tüm gücünle Şiddetle titremek zorundasın sen .

Tüm kelimelerin üstünde muazzamdır Kozmik alev – planlarda var olan, insana yabancı olan; güçlü ve dengeli, insanlığın sınırları ötesinde Düzende hareket eden harmoni müziği.

Müzikle konuşarak, renkle şarkı söyleyerek Bütün Sonsuzluğun başlangıcından gelen alev.

Ey insan çocuklarım benim, sizler – alevin kıvılcımlarısınız, renk ile yanan, müzikle yaşayan.

Sese dikkat edin ve kurtulun.

Bilinç – Kozmik Bilinç ile Bütünün Düzeni ve Kanunları doğrultusunda özgür olarak eritilmiştir .

Karanlıktan Işığın alev olarak kurtulması gerektiğini bilmiyordun sen ey insan, Bütünün sembolü.

Bu dua ile dua et ki bilgeliğe ulaşabilesin.

Işığın Bütüne gelmesi için dua et.

“ Işığın Muazzam Ruhu, Kozmos içinden parlayan,

Ahenk içinde benim alevimi kendine yaklaştır.

Benim alevimi karanlıktan kaldır, ooo ateşin mıknatısı,

Bütünle Bir olan, benim ruhumu kaldır, ooo muazzam ve güçlü olan.

Işığın Çocukları, bana arkanızı dönmeyin.

Senin fırınında eriyebilmem için beni kendi gücüne çek; tüm varolanla bir ve tüm var olan Birin içinde, yaşamın alevinin ateşi ve Beyin ile Birlik içinde.”

Ruhunu onun zincirlerinden kurtardığında bil ki,  karanlık senin için kaybolmuştur.

Kozmosun içinden sonsuza kadar sen, madde bedeninin kendinde getirdiği bağlarla sınırlandırılmamış olarak bilgelik arayabilirsin.

Sabahta ileriye ve yukarıya Işığın dünyasına doğru özgürce ilerle Ey Ruh.

Özgürce veya Işık Çocuklarıyla beraber Düzende ve Ahenkte hareket et.

Ara ve benim Bilgelik Anahtarımı tanıyacaksın.

Ey İnsan, İşte böyle gerçekten kurtulacaksın.


ZÜMRÜT TABLET – V – UNDALIN SAKİNİ

Rüyamda sıkça, geceye giden yüzyıllarda kaybedilmiş, Gömülen Atlantis’i görüyorum.

Eondan eona, güzellikte yaşadın sen – gecenin karanlığından parlayan ışık.

Güçte Muazzam, dünyada doğanları yöneten, Atlantis günlerindeki Dünyanın yöneticisi.

Halkların kralı, bilgeliğin ustası, Santal içinden geçen Işık, yolun Koruyucusu, kendi Tapınağında yaşıyordu Undalın Ustası, Atlanta günlerinde Dünyanın Işığı.

Ustadır O, bizimkinin ötesindeki siklüsten gelen ve insanlardan biri gibi bedenlerde yaşayan.

Ancak dünyada doğanlar gibi değildir O, bizim sınırlarımızın ötesinde bizi aşan siklüsün Güneşi.

Bil ki ey insan, Usta Horlet hiçbir zaman insan çocukları ile aynı değildi.

Uzak geçmişte Atlantis ilk olarak güç gibi ortaya çıktığında, Bilgeliğin Anahtarına sahip olan ortaya çıktı.

Tüm insanlara, ulaşılabilenlerin yolunu, insanlar arasına dökülen Işığın yolunu gösterdi o.

Işıkla Bir olana, Karanlığı kendine itaat ettiren, yükseklere Ruh  -İnsana giden yolu gösteren .

O, Krallığı bölgelere ayırdı.

İnsan çocukları tarafından yönetilen On adetti onlar.

Başka bir bölgeye insan çocuklarının ellerinden olmayan Tapınak inşa etti O.

Eterden cevher çağırdı, Yotlan’ın gücü ile onu döktü ve form etti, Kendi aklında inşa ettiği şekil haline soktu.

Ardı ardına örttü onlar adayı, milden mile, alandan alana kendi gücünde büyüdü o.

Siyah ve yine de siyah olmayan karanlık alanda, Işığın Esansı (Özü) zaman gibi derinlerde onun kalbindeydi.

Yaşayanın sözü ile dökülmüş ve formsuz olandan forma çağırılarak form edilmiş Tapınak çabuk büyüdü.

Sonra tapınağın içine azametli kameralar inşa etti O ve onları Eterden çağrılan form ile doldurarak, kendi Aklı ile çağırdığı bilgelikle doldurdu.

Kendi Tapınağının içinde formsuz olarak bulundu O ve yine de insanların hayallerinde forma sahipti.

Onların arasında Yaşayan ama yine de onlara ait olmayan, insan çocuklarına benzememesinden dolayı tuhaftı .

Daha sonra insanlar arasından üçünü seçti O ve onun kapıları oldular onlar.

En Yücelerin arasından seçti üçünü ve Atlanta ile onun bağı oldular onlar.

Onun sözünü insan çocuklarının yöneticilerine götüren Elçi oldu onlar.

Daha sonra O, başkalarını da seçti ve onlara bilgeliği öğretti; rehberleri oldu onlar insan çocuklarının.

İnsanlar için Işık öğretmenleri olabilsinler diye Undal adasına yerleştirdi onları O.

Seçilmişlerden her biri beş ve on yıl eğitim görmek zorundaydı.

Sadece böyle, insan çocuklarına gerekli olan Işığı getirecek anlayışa sahip olabilirdi onlar.

Böyle ortaya çıktı insanların Ustasının yaşadığı Tapınak.

Ben Toth , sonsuz olarak Bilgeliği aradım, karanlıkta aradım, Işıkta aradım. Gençliğimde uzun sure yolda yürüdüm ben, sürekli yeni bilgileri aradım.

En sonunda, çok çalışmadan sonra Üç’ten Biri bana Işığı getirdi.

O, bana YAŞAYANIN emirlerini getirdi ve beni karanlıktan Işığa çağırdı.

O, beni yerin altında derinde Tapınakta, yüce Ateşin önünde YAŞAYANIN önüne getirdi.

Orada yüce tahtta YAŞAYAN, Işıkla giyinmiş ve ateşle parlayan olarak karşıma geldi .

Yüce Bilgeliğin önünde diz çöktüm ben, Işığın dalgalar şeklinde Benden akıp geçtiğini hissediyordum.

Sonra YAŞAYANIN sesini duydum:

“ Ey karanlık, Işığa gel.Uzun zaman sen Işığa doğru yolu aradın.

Kendi zincirlerini gevşeten, Dünyadaki her ruh, yakında karanlığın bağlarından kurtulacak.

Sen karanlıktan baş kaldırdın, hedefinin Işığına yaklaştın.

Benim çocuklarımdan birisi gibi burada yaşayacaksın sen, bilgelikle toplanmış olan bilginin koruyucusu, Sınırların ötesinde olan Işığın aleti olacaksın sen.

Gerekli olanı bitirmek için hazır ol bilgeliğin koruyucusu, çünkü yüzyılların içinden insanların üzerine hızla inecektir karanlık .

Burada yaşa ve tüm bilgelikten şarkılar söyle. Sen, kendinde bilmeceler ve sırlar keşfedeceksin”.

Sonra siklüsün ustasına cevap verdim ben:

“ Ey insanların üstüne inen Işık, insanların hamisi olabilmem için beni kendi bilgeliğinden ayır. Kendi Işığından ayır ki ben özgür kalabileyim.”

Usta tekrar bana döndü:

“ Gerçekten okyanusun dalgaları Atlantis’in üzerinden kırılırken, karanlıkta saklı olmasına rağmen, sen çağırdığında yine de ortaya çıkmaya hazır Işığı tutarak, Yüz yıldan Yüz yıla kendi bilgeliğinle yaşayacaksın. Git şimdi ve büyük bilgeliği öğren. Işıktan Bütünün Sonsuzluğuna doğru büyü.”

Daha sonra en sonunda Işıkla Bir olana kadar uzunca bir süre Tapınağın Yaşayanın yanında kaldım ben.

Yıldız Planlarına giden yolu takip ettim, Işığa giden yolu takip ettim.

Derinlerdeki sırları öğrenerek Dünyanın kalbinde, derinliklerde Amenti salonlarına giden yolu tanıyarak; yaşamı dengeye sokan Kanunu tanıyarak takip ettim yolu, aşağıda – yukarıdaki gibiydi.

Dünyanın içindeki yolda, insan çocuklarından yüzyıllardır saklanmış olan gizli kameralara bilgeliğimle sızdım ben, yer kabuğunun içinden derinlere .

Yeni bilgiye erişene kadar gittikçe, önümde en sonunda daha büyük bilgelik ortaya çıkıyordu; her şeyin Bütünün kendisi olduğunu tanıdım ben, yüce , bizim bildiğimiz her şeyden daha büyüktü.

Sonsuzluğun yüzyıllarından kalbi araştırdım ben.

Derinlerde, daha da derinlerde daha da çok sırlar buldum.

Şimdi yüzyılları geriye baktığımda biliyorum – bilgelik sonsuzdur, yüzyıllar geçtikçe o, her şeyin Yüce Sonsuzluğu ile Birlik içinde katlanarak çoğalıyor.

Işık vardı kadim Atlantada.Ve yine de karanlık her şeyde saklanmıştı.

İnsanlar arasında yükseğe yükselmiş olanlardan bazıları Işıktan Karanlığa Düşüyordu. Bilgileri ile kibirlendi onlar, insanlar arasındaki konumlarından dolayı kibirlendiler.

Yasak olana derin daldı onlar, aşağıya götüren kapıyı açtılar.

Daha da çok bilgi aradılar ancak onu aşağıdan yukarıya çıkarmak istediler.

Aşağıya inebilenin dengeli olması lazım, yoksa o bizim Işığımızın yokluğundan dolayı bağlıdır.

Ve o zaman onlar, bilgileri ile insanlara cezalı olan yolları açtılar.

Ancak kendi tapınağında kendi Agvantisinde dinlenirken her şeyi gören Yaşayanın Ruhu, Atlantanın üzerinde özgürce süzülüyordu .

O, Yüce düşmanı Dünyaya getirecek olan, Büyü ile kapıları açan Atlantalıları gördü. Hızla Onun ruhu geriye bedenine geri döndü . Agvanti’sinden isyan etti . Üç Kudretli Elçisini çağırdı .

Paramparça etmek koşulu ile yeryüzünü yıkmalarını emretti. Yeryüzünün kabuğunun altındaki derinlere, Amenti Salonlarına bir göz kırpması kadar hızla indi Yaşayan. Yedi Yöneticinin sahip olduğu güçleri Çağırdı O; Dünyanın dengesini değiştirdi.

Atlantis, karanlık suların altına gömüldü.

Açılmış olan kapılar yıkıldı; aşağıya, derinlere götüren geçit yıkıldı.

Undal adası ve Yaşayanın oğullarının adasının bir kısmı hariç tüm adalar parçalandı. Daha sonra gelecek olanlar için yollarında Işıldaklar, insan çocukların çok azı için Işıldaklar olarak O, Onları rehberler için korudu.

Daha sonra O, beni TOTH’u kendi yüzü hürmetinin karşısına çağırdı, yapmam gereken her şey için bana emirler verdi :

‘’ O TOTH, tüm bilgeliğini yanına al. Yazılarını yanına al, büyünü yanına al. İnsanların rehberi olarak git.

Öğretileri koruyarak insanlar arasında Işık büyüyene kadar, git.

Yüzyıllar arasından ışıkları olacaksın sen, gizli olacaksın ancak yine de aydınlanmış adamlar tarafından görünebileceksin . Biz sana Tüm Dünyada gücü veriyoruz, sen de onu vermede ve geri almada özgürsün.

Şimdi Atlantanın çocuklarını topla sen. Al onları ve taş mağraları olan insanlara doğru kaç. Khem Çocuklarının topraklarına uç.”

Sonra ben Atlantanın Oğullarını topladım. Uzay gemisine getirdim tüm notlarımı, batık Atlantis’in yazıtlarını getirdim.

Tüm gücümü, muazzam büyünün bir çok aletini topladım.Ve uçtuk biz sabahın kanatlarında.

Üçleri ve Yaşayanı Salonlarda, derinde Tapınağın altında bırakarak Tapınağın üzerinden yükseğe uçtuk biz.

Siklüslerin Yöneticilerine yolu kapatarak dalgalara battı yüce tapınak. Yine de bilgiye vakıf olana, Amentiye giden yol sonsuza dek açık olacak.

Hızla sabahın kanatlarında Khem çocuklarının topraklarına doğru taşındık biz.

Orada gücümle ben onları yendim ve yönettim. Khem çocuklarını Işığa doğru yükselttim.

İnsanın özgür olabileceği saati beklerken, Derinde taşların altına gömdüm ben kendi gemimi.

Geminin üzerine aslan formunda ancak aynı zamanda insana benzeyen işaret yerleştirdim.

Orada suretin altında gereksinim belirdiğinde ortaya çıksın diye halen benim gemim dinleniyor.

Bil ki insan, uzak gelecekte derinlerden istilacılar gelecek. Uyanın O zaman Bilgeliği olanlar .

Gemiyi yükseltin ve kolaylıkla kazanın.

Suretin altında, derinde benim sırrım dinleniyor. Ara ve benim inşa ettiğim piramidimde bulacaksın.

Her bir köşe, taşı bir diğerine uygundur; her biri – Yaşama götüren kapı. Bırakmış olduğum Anahtarı takip et. Ara ve Yaşamın girişi senin olacaktır.

Benim piramidimde duvarda, sonlanan geçişlerin derinlerinde ara. Yedilerin Anahtarını kullan ve yol sana açılacak.

Ben sana artık kendi bilgeliğimi verdim.Ben sana artık kendi yolumu verdim.Yolu izle.

Benim sırlarımı çöz. Ben sana yolu gösterdim.


ZÜMRÜT TABLET – VI –  BÜYÜNÜN ANAHTARLARI

Ey insan, Büyünün bilgeliğine kulak ver.

Unutulmuş gücün bilgilerine kulak ver.

Uzun zamanlar önce ilk insanların zamanında karanlık ve aydınlık arasında savaş başladı.

İnsanlar aynı şimdiki gibi karanlıkla doldurulmuş oldukları gibi aydınlıkla da doluydular ve bir kısmında karanlık hakimiyet sürerken diğerlerinde ışık ruhları dolduruyordu.

Bu savaş çok eskidir, ışık ve karanlığın arasındaki sonsuz savaş.

İnsanlardan saklı, tuhaf güçlerin yardımı ile yüzyıllardır acımasız savaşlar sürmekte.

Gece karanlığına hakimiyet kılan ışıltı ile dolu olan başkaları da var.

Tüm yüzyıllarda, tüm planlarda nerede olursan ol karanlıkla olan savaşı bilmek zorundasın.

Çok yüzyıllar evvel, Sabahın Oğulları derinlere inerken gece ile dolu olan dünyayı keşfettiler.

Ve o uzak geçmişte savaş başladı, yüzyıllık aydınlık ve karanlığın savaşı.

O zamanlar birçok şey karanlıkla doluydu, gecenin karanlığında ışık sadece cılızca parlamaya çalışıyordu.

Ve her şeyi karanlıkla doldurmaya çalışan karanlığın efendileri vardı.

Diğerlerini kendi karanlıklarına indirmeye çalışmaktaydılar.

Onlar, Işığın Efendileri şiddetle karşı koydular, şiddetle gecenin karanlığı ile savaştılar.

Gecenin karanlığına İnsanları bağlayan zincirleri, bağları her zaman yoğunlaştırmaya çalışıyorlardı, karanlığın gücünü insana sokmuş olan; insan ruhunu karanlıkla sarmalamış olan büyü- Kara Büyüyü her zaman kullanıyorlardı.

Bir tarikatta birleşiktir onlar, KARANLIK KARDEŞLER.

Ve yüzyıllardır insan evlatlarına rakiptir onlar, insan evlatları tarafından bulunan ve aynı zamanda da bulunamayan, her zaman saklı ve gizlenmiş olarak ilerlerler.

Onlar aydınlıktan saklanarak gecenin karanlığında her zaman karanlıkta yaşıyor ve

çalışıyorlar.

İnsan ruhlarını köleleştirerek ve bağlayarak kendi güçlerini sessizce ve gizli olarak kullanıyorlar.

Görünmez olarak ortaya çıkar onlar ve görünmez olarak giderler.

Kendi cehaleti ile İnsan, ONLARI derinliklerden çağırıyor.

KARANLIK KARDEŞLERİN gittiği yol karanlıktır- gece karanlığı gibi olmayan karanlık.

Dünyada amaçsız dolaşırken insanların hayallerinin içinden gidiyor onlar.

Ve planlarının derinliklerinden başka yaşayanları çağırmak için karanlıktan güç aldı onlar, kirli olan ve insanlar tarafından görülmeyen yollar.

KARANLIK KARDEŞLER, insan bilincinin enginliklerine sızdılar ve onların gecelerinin örtüsü bilinçlerin etrafını sarıyor.

Yaşam müddeti boyunca gecenin ÖRTÜLERİNİN Bağları ile bağlanmış olan ruh kölelikte yaşar.

Kudretlidir onlar yasaklanmış bilgide- yasaklanmış, çünkü o gecenin ta kendisidir.

Dinle beni ey insan ve ikazımı idrak et: gecenin prangalarından kurtar kendini !

Ruhun KARANLIK KARDEŞLER’ e düşmesin.

Senin yüzün IŞIĞA karşı dönük olsun.

Ey insan bil ki, senin hüznün gecenin Örtüsünün içinden gelmiştir.

Ey insan benim ikazıma kulak ver: her zaman yukarıyı hedefle, ruhunu IŞIĞA doğru çevir.

KARANLIK KARDEŞLER, IŞIĞIN yoluna basmış olanların içinden kendi kardeşlerini arıyorlar.

IŞIĞIN yolunda güneş istikametinde kim seyahat ettiyse yüce ve kudretli güçlere sahiptir ve Onlar kesin olarak onları biliyorlar ve bu güçlerle IŞIĞIN çocuklarını hapsediyorlar.

Ey insan yanına gelmiş olana dikkat et.

Onun sözlerinin IŞIKTAN gelip gelmediğini tart.

Çünkü birçoğu IŞIĞIN çocukları olmayıp, PARLAYAN KARANLIĞA giriyorlar.

Onların götürdüğü yolda onlara refakat etmek kolay, yolu takip etmek kolay.

Ey insan, özellikle de bundan dolayı benim ikazımı idrak et: Işık- çaba sarf edenlere gelir.

BİLGELİĞE giden yol ağırdır, IŞIĞA giden yol ağırdır.

Yolunda birçok taş bulacaksın; IŞIĞA giden yolda çok dağlar aşmak zorunda kalacaksın.

Gecenin prangalarından özgür olmalıdır o.

Ey insan bil ki, bunları aşabilen IŞIK yolunda özgür olabilecektir.

Ey insan bil ki, EN SONUNDA Işık kazanmak zorundadır ve gece ve karanlık Işıktan

silinmek zorundadır.

Ey insan dinle ve bu bilgeliği idrak et: kesin olan şudur ki; karanlık IŞIĞIN KENDİSİDİR.

Karanlık silindikten ve tüm örtüler yırtıldıktan sonra karanlıktan IŞIK parlamak zorundadır.

İnsanlar arasında KARANLIK KARDEŞLERİN yaşadığı gibi IŞIK KARDEŞLERİ de mevcuttur.

Onlar KARANLIK KARDEŞLERİN karşıtlarıdır, geceden kurtaracak insanları ararlar.

Güce sahiptir onlar, kudretli ve olağanüstü güçlü.

Gezegenlerin etkisi altında oldukları YASAYI bilirler.

Her zaman harmoni ve düzende çalışarak, insan ruhlarını gece prangalarından kurtarıyorlar.

Ve onlar da aynen öyle saklı ve gizli geziyorlar.

İnsan evlatlarının tanıdıkları değiller.

Sonsuz zamanı kazanmakta ve kazanmış olarak onlar her zaman KARANLIK KARDEŞLERLE savaşıyorlar.

Ve efendinin uzaklara kovaladığı gece karanlığından sonra sonunda her zaman IŞIK olacaktır.

Ey insan bil ki, etrafında sürekli Işığın Çocukları dolaşmaktadır.

GÜNEŞİN güçlerine hakimdir onlar, insanların görünmeyen koruyucuları.

Herkese açıktır onların yolu, IŞIĞA girecek olana açıktır.

Özgürdür ONLAR KARANLIK AMENTİ’den, özgürdür YAŞAMIN parçalanmadan yönetildiği SALONLARDAN.

IŞILDAK ONLAR ve sabahın EFENDİLERİ, insanlar arasında ışıldayan Işığın Çocukları.

İnsanlara benziyor onlar ve benzemiyorlar.

Geçmişte hiçbir zaman ayrılmamış onlar.

BİRDİ onlar sonsuz BİRLİKTE, zamanların başlangıcından bu yana alanda her yerde.

Yukarıya çıktı onlar HERKESLE BİRLİK içinde, form olmuş ve olmamış olan

birinci alandan yukarıya. Onların sırları verildi insana, onu tüm kötülüklerden

korumak ve savunmak için çağrılmışlardı.

O- Efendinin yolundan gitmesi gereken, özgür olmak zorundaydı gece prangalarından.

Formsuz ve amorf olanı aşmak zorundadır o, korkunun fantomunu aşmak zorundadır.

Bilerek o tüm sırların hâkimi olmak zorundadır, karanlıktan götürenlerin yolunda en sonunda hedefi olan Işığın kendi karşısına çıkana kadar seyahat etmek zorundadır.

GÜNEŞİN IŞIĞINA doğru giden kendi yolunda o Muazzam engellerle karşılaşacak.

Dinle ey insan- GÜNEŞ yolun sonunda parlayan IŞIĞIN sembolüdür.

Şimdi karanlık gücü karşılayabilesin diye ben sana sırları açıyorum: karşıla ve gecede yaşayan korkuyu yen.

Sadece bilgiler aracılığı ile sen yenebilirsin, Sadece bilerek sen IŞIĞA sahip olabilirsin.

Şimdi ben sana EFENDİLERİN bildiği bilgiyi veriyorum, tüm karanlık korkuların üstesinden gelen bilgiyi.

Sana verdiğim bilgeliği kullan. KARANLIK KARDEŞLERE hâkim olmak zorundasın sen.

Karanlık kapılara seni yaklaştıran hisler hissettiğinde kalbine sor ve bu hissinin sınırlardan mı geldiğini öğren.

Eğer düşüncelerinde karanlık keşfedersen aklını onlardan arıt.

Özgür olana kadar tekrarlayarak bedeninden titreşim dalgaları gönder, önce karmaşık, sonra ise düzenli.

BEYİN MERKEZİNDE DALGA GÜCÜNÜ devreye sok.

Onun dalgalarını başından ayak tabanlarına kadar gönder.

Ve eğer kalbinin kararmadığını hissedersen emin ol ki güç sana yönlendirilmiştir.

Sadece bilirsen bunu aşabilirsin sen.

Sadece bilge olursan özgürlüğü kazanmayı umut edebilirsin.

Bunları kazan ve her şeyin üstünde güç elde edeceksin.

İlk önce karanlık tarafından hapsedilmiş yer ara.

Onun etrafında çember oluştur.

Çemberin tam ortasında dur.

Bu formülü kullan ve serbest kalacaksın sen.

Ellerini yukarıya karanlık alana kaldır.

Gözlerini kapat ve IŞIĞI salıver.

Zaman ve Alanın içinden IŞIĞIN RUHUNU çağır, şu kelimeleri kullan ve özgür olacaksın sen:

” Bedenimi doldur, O YAŞAMIN RUHU, bedenimi IŞIĞIN RUHU ile doldur. Karanlıkta parıldayan ÇİÇEKTEN gel.

Yedi Efendinin yönettiği SALONLARDAN gel.

Onları isimleri ile çağırıyorum ben, Yedileri : ÜÇ, DÖRT, BEŞ ve ALTI, YEDİ, SEKİZ- DOKUZ.

Ve isimleriyle çağırıyorum onları ben, gecenin karanlığından kendimi kurtarmam ve özgürleştirmem için bana yardım etsinler .

Ve sana doğru onları isimleriyle çağırıyorum, beni karanlıktan çıkarsınlar ve beni IŞIKLA doldursunlar. “

Ey insan bil ki, bunu yaptığında seni zincirleyen bağlardan serbest kalacaksın, karanlık kardeşlerden bağımlılığını at artık.

Farkettin mi sen – zincirleyen bağların titreşimlerinden kurtulmak için isimlerin gücü vardır.

Gerektiğinde kardeşini kurtarmak için kullan onları ki, senin gibi o da gecenin içinden

geçebilsin.

Şimdi ben sana büyümü veriyorum.

Al onu ve IŞIĞIN yolunda yaşa.

Işık sende, YAŞAM sende, GÜNEŞ ile sen bir çember yukarıda olabilirsin.


ZÜMRÜT TABLET – VII –  YEDİ HAKİM

Dikkat et ey insan, benim sesime kulak ver.

Bilincinin alanını aç ve benim bilgeliğimden iç.

Senin gittiğin YAŞAMIN yolu karanlıktır.

Bu yolda seni birçok tuzaklar beklemekte.

Her zaman yüksek bilgeliği tanımayı hedefle. Ona ulaş ve senin yolunda ışık olacak.

Ey insan, Kozmosa Ruhunu aç ve O, RUHUNLA birlik içerisinde senden geçsin.

Işık sonsuzdur, karanlık ise An’dır.

Ey İnsan, her zaman Işığa doğru gitmeyi hedefle. Bil ki, Işık senin benliğini doldurduğunda, karanlık senin için yok olacaktır.

Ruhunu IŞIK KARDEŞLERİNE aç. Onlara girmesine ve seni IŞIKLA doldurmalarına izin ver.

Kendi gözlerinle Kozmosun Işığını görmeye çalış ve yüzün her zaman hedefe doğru olsun.

Sadece tüm bilgeliği elde ederek sen sonsuzlukla bir olacaksın.

Her zaman sonsuzluğun Birliğini hedefle.

Her zaman Bir’deki Işığı hedefle.

Dikkat et ey insan, Işık ve Yaşamın şarkısını söyleyen Sesime kulak ver.

Tüm alanın içinde Işık hakimdir, parıldıyor o bayrakları ile HER ŞEYİ çevrelerken.

Her zaman gecenin örtüsünde onu ara ve herhangi bir zamanda ışığı mutlaka bulacaksın sen.

Saklanmış ve gömülmüş, insanın bilgisi için kaybedilmiş, sonlunun derininde sonsuzluluk var olmaktadır.

Kaybedilmiş ancak var olan, nesnelerden akan, HER ŞEYDE yaşayanın ta kendisidir

SONSUZ BİLİNÇ.

Tüm alanlarda sadece BİR bilgelik var olmaktadır. Tartışılmaz gibi görünen o- BİRİN İÇİNDE BİRDİR.

Var olan her şeyin başlangıcı IŞIKTANDIR ve IŞIK başlangıcını HER ŞEYDEN alır.

Yaratılmış olan her şeyin temeli DÜZENDİR: KANUN SONSUZLUĞUN kendi varlığını sürdürdüğü alanı yönetir.

Sonsuzluğun sonuna doğru dengede hareketini sürdürerek doğrudan dengeden gelmiştir yüce siklüsler.

Ey insan, bil ki alan ve zamanın içinde uzakta SONSUZLUK kendiliğinden değişimleri geçirmek zorundadır.

Dikkat et sen ve Bilgeliğin Sesini dinle: bil ki, HER ŞEY TÜMÜN İÇİNDENDİR.

Bil ki, zamanın içinden sen bilgeliği takip edebilirsin ve yolunda daha da çok ışık bulabilirsin.

Ve ayrıca şu da var, her düşüşünde senin hedefin gün be gün sapacaktır.

Çok uzun zaman evvel AMENTİ SALONLARINDA – BEN Toth siklüslerin HAKİMLERİ önünde duruyordum.

Kudretlidir ONLAR kendi güç açılarında; kudretlidir onlar açılmış olan bilgelikte.

YAŞAYAN tarafından bilinendir onlar, ancak ben onları ilk defa tanıdım.

Ancak akabinde onların varlığından serbesttim ben, iradem doğrultusunda onların

kanallarına girmekte serbesttim.

Her zaman IŞIĞIN parladığı aşağıya- SALONA giden karanlık yolda sıkça seyahat ettim.

Siklüslerin Hakimlerinden daha yüksekteki siklüslerden getirilen bilgeliği tanıdım BEN.

Bu siklüste, ONLAR insanlığın rehberleri olarak – TÜMÜN bilgisine geçirmek için vardırlar.

Yedidir onlar kudretli ve tam güçlü, bu kelimeleri ben aracılığı ile tüm insanlığa söylüyorlar.

Zaman zaman sessiz gelen kelimelere dikkat ederek onların önünde durdum ben.

Bir keresinde ONLAR bana şöyle dedi:” Ey insan, bilgeliği edindin mi sen? Onu alevin kalbinde ara.

Alevin kalbi ile birlik oldun mu sen? Ara o zaman kendi saklı alevinin sınırlarında. “

Bu dünyadan olmayan bilgeliğin eğitimini vererek; Işığa doğru giden daha da yeni yolları göstererek ; yukarıdan getirilen bilgeliğe eğiterek, birçok kere benimle konuştu onlar.

Yönetmek için TÜMÜN düzenini KANUNUN öğrenilmesi için bilgiler verdiler.

Tekrar benimle konuştular, Yediler ve şöyle dediler: “Biz zamanın dışında çok uzağındaki yerlerden geliyoruz, git ey insan. Geldik BİZ ALANIN ve ZAMANIN sınırlarından, sonsuzluğun sonunun bulunduğu yerden.

Sen ve senin tüm kardeşlerin formsuz iken, BİZ TÜMÜN düzeninden yaratıldık.

İnsanlara benzemiyoruz BİZ, ama bir zamanlar BİZ insanlar gibiydik.

Bir zamanlar BİZ, Yüce Boşluktan KANUNUN düzeninde yaratıldık.

Yine de bil sen, form edilmiş olan, gerçek şu ki sen formsuzsun, sadece kendi gözlerinin önünde forma sahipsin.”

Ve tekrar, Yediler konuşarak bana döndüler: “Ey Işığın Evladı TOTH , ta ki en sonunda HER ŞEY BİRLİK olana kadar ışığın yolunda seyahat etmekte özgürsün sen.

Şöyle bir düzende form edildik biz: ÜÇ, DÖRT, BEŞ, ALTI, YEDİ, SEKİZ – DOKUZ.

Bil ki bunlar BİZİM, insanın yanına indiğimiz siklüslerin numaralarıdır.

Burada her birimizin yapmak zorunda olduğu sorumlulukları var; burada her birimizin kontrol için gücü vardır.

Aynı zamanda biz, bizim siklüsümüzün RUHU ile BİRİZ.

Aynı zamanda biz de hedefe doğru hareket halindeyiz.

İnsanın algılarının çok ötesinde Sonsuzluk TÜM’ den çok daha yüce bir şeye genişliyor.

Orada aynı anda zaman olarak tezahür etmeyen zamanda biz, HEPİMİZ- TÜMDEN daha yüce – BİR olmak zorundayız.

Zaman ve alan dairesel olarak hareket etmektedir. Onların kanununu bil ve yine özgür olacaksın.

Şu kesindir – siklüslerin içinden hareket etmek için özgür olmalısın sen – kapıyı bekleyen korumaları aşmalısın.”

Sonra bana döndü O, DOKUZLARDAN biri ve şöyle söyledi:

“ Eonlarca varlığımı sürdürdüm ben YAŞAMI bilmedim ve ölümü tatmadım.

Çünkü bil ki ey insan, uzak gelecekte yaşam ve ölüm bir BÜTÜN olacaktır.

Her biri diğerinin dengesi ile öyle dengelenmiş olacak ki hiçbiri tek olarak TÜMDE varlığını sürdüremeyecek.

Bu siklüsün insanında yaşam gücü farklı seviyelerde bulunmaktadır, ancak kendi büyüme aşamasında yaşam HER ŞEYLE bir olmaktadır.

Burada sizin siklüsünüzde yaşıyorum ancak aynı zamanda ben sizin geleceğinizin zamanındayım da.

Çünkü Benim dünyamda, zaman var olmadığından dolayı Benim için zaman kavramı yoktur, BİZLER tabii ki formsuzuz.

BİZ yaşama sahip değiliz, ancak var olmakla yüklenmişiz, sizden daha dolu, muazzam ve özgür.

İnsan kayaya mıhlanmış alevdir, ancak BİZ biz siklüsümüzde her zaman özgür olacağız.

Ey insan bil ki, bir siklüs yukarıya atladığında yaşam kendiliğinden karanlığa gidecek ve sadece Ruhun esansı kalacaktır.”

Sonra DOKUZUNCU HAKİM konuşarak bana doğru döndü:

“Senin bildiğin her şey sadece azın parçasıdır. Yüce olana tamamen dokunmadın sen.

Alanın sınırlarının ötesinde AYDINLIK varlıkların yükseldiği yerde ben IŞIĞA girdim. Form edildim ben ama sizin gibi değil.

Işık Beden- benim formsuz form edilmiş formumdu.

YAŞAM ve ÖLÜM bana tanıdık değil ve var olan her şeyin hakimiyim ben.

Bariyerlerin içinden geçitler ara sen.

IŞIĞA doğru giden yoldan git.”

DOKUZ yine bana doğru döndü ve şöyle dedi:

“ Sınırların ötesine giden yolları ara.

Bu- yukarıdan gelen bilince doğru yükselmenin imkânsız olmayan yolu değildir.

Çünkü İKİ BİR olduğunda ve BİR ‘de HER ŞEY olduğunda bil ki, bariyer aşılmıştır ve sen yolda serbestsin.

Formdan formsuz olana büyümelisin.

Ve yolda özgür olacaksın sen.”

Ve yüzyıllar boyunca böylece dinledim ve TÜM’e giden yolu araştırdım ben.

Şimdi TÜM – VAR OLANA düşüncelerimi sunuyorum. Dikkat et ve çağırdığı zaman duyacaksın.

“Ooo her şeyin içine giren IŞIK, her şeyle Bir ve BİRDE BÜTÜN, kanalın içinden bana doğru ak.

Özgür olmam için gel.

Beni gecenin karanlığından parlayan- HER ŞEY OLANIN RUHU ile Birlik yap.

Bana – alan ve zamandan, gecenin Örtüsünden özgür kalmama izin ver .

Ben IŞIĞIN evladıyım, emrediyorum: Karanlıktan özgür olayım !”

Formsuz RUH – IŞIK için ben formsuzum, ancak ışıkta yanar dönerim.

Karanlığın bağlarının ışığın önünde parçalanıp bölüneceğinden haberdarım ben.

Şimdi bilgeliğimi veriyorum.

Ey İnsan, Işıkta ve karanlıkta yaşayarak serbest olabilirsin sen.

Ve yüzünü Işıktan sakın çevirme.

Senin Ruhun Işığının krallığında yaşıyor.

Sen Işığın çocuğusun.

Düşüncelerini dışarı değil içeriye çevir.

IŞIK – RUHU bul. Bil ki sen, HAKİMİN ta kendisisin.

Diğer tüm şeyler sınırlardan getirilmiştir.

Işığın krallığına kadar yüksel.

Düşüncelerini Işığa odakla.

Bil ki sen, Kozmosla birsin, Işığın alevi ve Evladısın.

Şimdi seni uyarıyorum BEN: Düşüncelerinin dönmesine izin verme.

Bil ki ışık – bedenin içinden geçer.

SİYAH KARDEŞLERDEN gelen KARANLIK KARDEŞLERE doğru yüzünü çevirme.

Ve gözlerin her zaman yukarıya bakacak ve ruhun Işıkla aynı tonda olacak.

Bilgeliğini al ve ona bakışını yönelt.

Sesimi duy ve itaat et.

Işığın yolundan git ve yol ile BİR olacaksın sen.

Çeviri: Zehra Usanmaz

Continue Reading

Trending