HİKAYELER
Simurg ( Zümrüd-ü Anka Kuşu) Efsanesi
Kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka, Kaknus, Phoenix ),
Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.
Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş.
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.
Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış.

Kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka, Kaknus, Phoenix ),
Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.
Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş.
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş.
Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş.
Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş,
hepsi birbirinden çetin yedi vadi…
İstek,
Aşk,
Marifet,
İstisna,
Tevhid,
Hayret ve
Yokluk vadileri…
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar
İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş…
“Aşk Denizi’nden geçmişler önce…”.
“Ayrılık Vadisi’nden uçmuşlar…”
“Hırs Ovası’nı aşıp, kıskançlık Gölü”ne sapmışlar… ”
Kuşların kimi Aşk Denizi’ne dalmış,
Kimi Ayrılık Vadisi’nde kopmuş sürüden…
Kimi hırslanıp düşmüş ovaya,
Kimi kıskanıp batmış göle…
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi yok oluş’ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş:
Farsçası, “otuz” demekmiş…
Murg” ise “kuş”…
Simurg’un yuvasını bulunca anlamışlar ki;
“Simurg – otuz kuş” demekmiş.
Onların hepsi Simurg’muş. 30 kuş, anlamışlar ki, aradıkları sultan, kendileridir
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur…
HİKAYELER
RUHLARIMIZ GERİDE KALDI…

Bir Kızılderili kabilesi, yeni bir yurda doğru göç etmektedir. Günlerce, durmadan, dinlenmeden yürürler.
Kızılderili kabilesi hızla ilerlerken, yaşlı bilge kadın, birden durur!
Diğerleri bilge kadına bakar ve aceleyle sorarlar: “Neden durdun bilge kadın?”
Bilge kadın sakince cevap verir: “ Ruhlarımız geride kaldı. Biraz bekleyelim ki, bize yetişsinler.”
Kızılderili Hikâyeleri
HİKAYELER
İNSANA NE KADAR TOPRAK LÂZIM…

Pahom, bir köylüdür. Toprağı az, hayalleri büyüktür. ” Biraz daha toprağım olsa, kimseye muhtaç olmam. ” der.
Ama her kazanç, daha büyük bir arzuyu doğurur. Bir gün birinden reddedemeyeceği bir teklif alır:
” Sabah gün doğumundan, gün batımına kadar yürüdüğün her yer senin olacak. Yeter ki başladığın yere, güneş batmadan geri dön. ”
Pahom, kabul eder ve yola çıkar. Her seferinde ” Biraz daha, biraz daha… ” diyerek öyle çok yürür ki, sonunda takati kalmaz. Güneşin batmakta olduğunu farkeder. Geriye döner ama daha çok yolu vardır. Nefes nefese koşar… koşar…
Tam başladığı yere dönmüştür ki, oracıkta yere yığılır. Ölmüştür. Hizmetkârı bir kürek alır, üç arşınlık bir mezar kazar. Tüm o topraklardan geriye sadece bu kadar kalır…
Kaynak: Tolstoy – ”İnsana Ne Kadar Toprak Lazım” Kitabından
HİKAYELER
KIZILDERİLİ REİSİ VE CIRCIR BÖCEĞİ HİKAYESİ

Kızılderili reislerinden birini, büyük bir şehre davet ederler. Bilge reis, kalabalık bir sokakta yürürken bir ses duyduğunu söyler.
Ses çok derinlerden gelen, ince bir sestir. Yanındakiler hiçbir şekilde bunu fark etmemiştir.
“ Doğa! Buralarda bir yerlerde, bir cırcır böceği olmalı! ” der bilge reis ve sese doğru yürümeye başlar.
Etraftakilerin şaşkın bakışları içinde, gider ve cırcır böceğini bulur.
Yanındakiler sorarlar:
“ Bu kadar kalabalığın ve sesin içinde, bu sesi nasıl fark ettiniz? ”
Bilge reis, cebinden bir madeni para çıkarır ve yere atar. Para, yerde çınlayarak yuvarlanır.
Kalabalığın içindeki birçok kişi bu sesi duyar ve para düşürdüklerini sanıp ceplerini kontrol ederler.
“ Gördünüz mü? ” der, bilge reis. “ Kim neye gönül verirse, onun sesini duyar. ”
-
TEBLİĞLER2 yıl önce
CRYSTAL ATLANTIS – AVATAR / PART 1
-
ÖZ AKIŞ VE ŞİİRLER2 yıl önce
HATIRLIYORUM
-
HİKAYELER2 yıl önce
Hz. Musa Aleyhisselam ve Hz. Hızır Aleyhisselam Kıssası
-
ÖZ AKIŞ VE ŞİİRLER2 yıl önce
EVRENİN GİZEMLİ SIRRI… BEN
-
HİKAYELER2 yıl önce
DENİZ YILDIZI
-
ETKİNLİK2 yıl önce
DURU GÖRÜ EGITIMI 4. SEVIYE
-
TEBLİĞLER2 yıl önce
YENİ YÜKSELİŞ ÇAKRALARI
-
SAĞLIK2 yıl önce
İçinde Şifa Saklı !