Connect with us

TEBLİĞLER

YARATILIŞIN FORMÜLÜ: BEŞ + İKİ

Gezegenimiz enerji dünyasıdır. O, beş ilksel elementten oluşmaktadır. İlksel elementler nelerdir: değişim durumundaki enerjiler , Doğa güçleridir. Beş ilksel element – bilinen hali ile – Dünyamızı ve tüm Evreni yaratır.
Madde dışındaki tüm Kozmik alan Eterden oluşur.(maddenin içinde de eter mevcut ancak şu anki konumuz değil). Onun milyonlarca yıldır yoğunlaşması sonucunda bir kısmı değişik başka hareketli güçlerin etkisi ile Hava olmuştur.
Maddenin ana hareket gücü olarak Ateş elementi hava ile temas edince Suyu yaratmış ve daha sonra en kaba olan yapıyı Toprağı. Böylece bu elementlerden gezegenimiz ve onun üstündeki her şey yaratılmış.Etraftaki her şey, İnsanın bedeni dahil bu ilksel elementlerin kombinasyonudur. İnsanın bedeni bu elementlerden oluşur.

Published

on

Gezegenimiz enerji dünyasıdır. O, beş ilksel elementten oluşmaktadır. İlksel elementler nelerdir: değişim durumundaki enerjiler , Doğa güçleridir. Beş ilksel element – bilinen hali ile – Dünyamızı ve tüm Evreni yaratır.
Madde dışındaki tüm Kozmik alan Eterden oluşur.(maddenin içinde de eter mevcut ancak şu anki konumuz değil). Onun milyonlarca yıldır yoğunlaşması sonucunda bir kısmı değişik başka hareketli güçlerin etkisi ile Hava olmuştur.
Maddenin ana hareket gücü olarak Ateş elementi hava ile temas edince Suyu yaratmış ve daha sonra en kaba olan yapıyı Toprağı . Böylece bu elementlerden gezegenimiz ve onun üstündeki her şey yaratılmış.
Etraftaki her şey, İnsanın bedeni dahil bu ilksel elementlerin kombinasyonudur. İnsanın bedeni bu elementlerden oluşur.
Beden – Dünyanın elementidir, Kan ve diğer Sıvılar – SU elementidir; hazım ve sıcak – ATEŞ elementi; Yaşam enerjisi ve Akciğerler – HAVA elementidir. İnsanın Bilinci ve Düşünceleri de ETER elementini temsil eder.
Muhtemelen bazı hayvanların Eter elementi mevcut değil. Onlar gelişmiş bilince sahip değiller ve çoğalıp yaşamda tutunabilmek için beş ilksel elementi kullanmaktadırlar. Bu elementleri kullanabilmelerine fırsat veren ince yapı ise Hayvanların ve Kuşların KUTSAL RUHU’dur.
İnsana çok şey bahşedilmiştir . İnsan Kozmosun alanına sızabilir ve Evrenin Bilgisini alabilir.
Bilgi konusuna gelince: Sır diye bir şey yok aslında, her şey Alanda mevcut ancak onu alandan çekip güncel formata sokup sunabilecek olan insan – kendi evrim seviyesi ve kademelerine göre katman katman değişik titreşimdeki bilgiyi alabilir. Taşıyabileceği kadarını alır ve onun sorumluluğunu taşımak zorundadır. Evrim frekansta/titreşimde yukarıya doğru çıktıkça artık sadece kendi varlık alanını değil, tüm yaratım alanlarının bilgisini almaya başlar ki bu kendisini büyük bir güç ile yükler. Bilgisini öğrendiği ve özümsediği her bir alanın varlık gücü onun tanımaya başlar ve onunla hizalanır, gücünü onunla paylaşır…
İnsanın idrakinin ötesinde iki tane daha ilksel element mevcuttur ancak onlar gezegende tezahür etmiş değildir. Her element birbirinden tezahür eder ve Eter de Boşluktan tezahür eder. Altıncı ilksel elemente BOŞLUK diyebiliriz, ya da yutma, ya da Hiçlik. Boşluk ta bir enerjidir, anladığımız şekilde – hiçbir şey değildir. Onun içindeki parçacıklar diğer beş ilksel elementte olduğu gibi ,hareket etmez. Onlar birbirinden mesafelidir ve yutulurlar – aynen beyaz rengin siyah renk tarafından yutulduğu gibi. Bu enerji yutuyor, yani eylem gerçekleştiriyor. İnsan boşluğu son nokta olarak bilir ama bu öyle değildir. Yutma enerjileri varsa , o zaman verme enerjileri de var – yani doğurma. Tabii ki ona Işığın enerjisi deriz, çünkü şu an için daha iyi tanımlanamaz.
Yedinci ilksel element – IŞIK tır. Kendisi – yutma ilksel elementini yaratmıştır – yani boşluğu. Işık o kadar güçlü ve muazzam bir enerjidir ki diğerlerinin varlığına veya yokluğuna bakmaksızın tek başına var olabilir. O, bilince sahiptir – en yüksek bilince – Aktif Zeki Şuura sahiptir, bu da Yaratıcının bir özelliğidir – başlangıçların başlangıcı.
Dünyanın enerjisel yapısının içinde insanın bedeninde beş ilksel element mevcuttur demiştik. Yüzde olarak belirtmek gerekirse:
Eterde : ½ bilincin saf ışığı ;
Havada : 1/3 Işık ;
Ateşte : ¼ ;
Suda : 1/5 ;
Toprakta : 1/6 .
Sonuçta insan da toprakta olduğu kadardır, çünkü kendisi bilinçtir ve tüm bu elementlerden oluşur, yoğundur dünya (toprak) gibi. Eğer insanın bilinci canlıysa o hiçbir zaman ölmez. Ancak bilinç gelişmiyorsa ve ışık kaynağı bedensel ihtiyaçlara harcanıyorsa – kaynağa teması kesilir ve sürekli oradan beslenmezse , insanın içindeki ışık söner ve hasatlar esnasında o, toza dönüşür.
Sizdeki Eterin enerjisi diğer herhangi bir element gibi zamanla eksilebilir. Onun da tarafınızdan beslenmeye ihtiyacı var. Üşüyorsanız eğer bağlantı eylemi gerçekleştirir, ateşi yükseltirsiniz, ısınırsınız. Eter ile ilgili de böyledir. Eğer Evreni , Yaratıcıyı veya Işığın enerjilerini unutursanız ve bunların bedeninizde canlanması için bir şey yapmıyorsanız , enerjiniz azalır, tamamen yok olabilir ve o zaman insanın bedeni ile bağlantıda olan diğer enerjiler alanda erir ve insanın Canı maddede ölür.
CAN – ilksel Işığın kaynağıdır, enerji yoğunluğu, ışığın parçacıklarının yoğunluğu- güneş gibidir.
Serbest bırakılmış olan ışık enerjisi yok olabilir ve boşluğa dönüşebilir. Işığın enerjisel titreşimi çok fazla düşer ve yutma elementi (boşluk) tarafından, kendini yakalayabileceği seviyeye geldiğinde , yutma enerjisi onu yakalar ve parlak ışık karanlık ışığa dönüşür ve alandaki boşluk büyür. Bu da boşuna değildir, çünkü oluşan boşlukta Işık yeni Galaksiler yaratır…
ZEHRA USANMAZ
SIRLAR OKULU DERSLERİNDEN (YENİ DERSLER)
Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TEBLİĞLER

TANRISALLIK OKULU DERSLERİNDEN

Evrimin belli aşamalarında maddeyi evrimleştiren “Zeki” kitle tarafından belirlenen “oyun” kuralları frekansları düşük olduğunda, o alandaki Gelecek frekansları da düşer (kötü gelecek form olur). Matriks’in yazılımının lineer formu doğrultusunda gelecek yoğunluk frekansları, o andaki dünya gezegeni giriş seviyesi frekanslarından daha düşük olur.

Published

on

By

 

Evrimin belli aşamalarında maddeyi evrimleştiren “Zeki” kitle tarafından belirlenen “oyun” kuralları frekansları düşük olduğunda, o alandaki Gelecek frekansları da düşer  (kötü gelecek form olur). Matriks’in yazılımının lineer formu doğrultusunda gelecek yoğunluk frekansları, o andaki dünya gezegeni giriş seviyesi frekanslarından daha düşük olur.

Böyle bir alanda ileriye evrim yapılabilmesi için o alana başka yüksek frekans alanlarından varlıklar gelmeye başlar. Ancak gezegenin düşük giriş frekansı ile taşıdıkları yüksek frekansların senkronize olabilmesi ve ve dünyaya giriş yapabilmeleri için bu varlıkların bireysel frekansları düşer ve bundan dolayı enerjilerinin bir kısmını kaybederler ve unutkanlık sürecine düşerler.

Korkunç bir yıkım gerçekleşir. Bu varlıkların duygusal bedenleri bozulur ve bu durum bu insanları Birey olarak form eden bileşenlere böler. Yani BİZ formu, BEN formuna dönüşür.

Bulunduğumuz bu yoğunluk seviyesinde var olan her bir insanın bireysel psikolojisinde böyle bileşenler mevcut. Bu bileşenler sayesinde frekansı düşük alanlarda, bu alanların frekanslarını yükseltmek için ve iyi bir gelecek oluşturmak için insanın bu kendi bileşenlerini kusursuz olarak dengelemesi gerekmektedir. Bu bileşenler şöyledir:
İÇSEL SAVAŞÇI
İÇSEL BİLGE
İÇSEL EMEKÇİ
İÇSEL ÇOCUK

Bunların aralarındaki blokajların kaldırılması ve dengelenmesi kusursuz kimliği oluşturacak ve gelecek iyi olarak form olacaktır… Daha sonraki aşama da: kişiliği egodan silmek olacaktır. İşte o zaman Ben Biz’e dönüşecek ve insan Yükselmiş Usta aşamasına geçebilecektir.

TANRISALLIK OKULU DERSLERİNDEN tebliğdir.
01.10.2025
Zehra Usanmaz

Continue Reading

TEBLİĞLER

TANRISALLIK OKULU 2. DERSLERİNDEN

Bizim evrenimizde 12 boyut mevcuttur; bunların her birinde de 12 ton vardır. Ölümden sonra biz dördüncü boyutun üçüncü ve dördüncü ton’una gidiyoruz. Bu ton’larda biz hala ışık ve karanlık illüzyonu içerisindeyiz ve bu kutupların var olması aşamasını uzatmaktayız. Ancak yükseliş durumunda biz bu tonları geçip Beyaz Kardeşlik kavramı alanlarına geçebiliyoruz.

Published

on

By

Bizim evrenimizde 12 boyut mevcuttur; bunların her birinde de 12 ton vardır. Ölümden sonra biz dördüncü boyutun üçüncü ve dördüncü ton’una gidiyoruz. Bu ton’larda biz hala ışık ve karanlık illüzyonu içerisindeyiz ve bu kutupların var olması aşamasını uzatmaktayız. Ancak yükseliş durumunda biz bu tonları geçip Beyaz Kardeşlik kavramı alanlarına geçebiliyoruz.
Yaşam nehri orta gökleri yüksek göklerden ayırmaktadır. Yükselirken biz dünyada var olmanın orta ve yüksek seviyelerinin sınırlarını aşıyoruz. Bu nehir Sevginin yoğunlaşmış formudur. Onun içinden geçerek biz ebediyen değişiyoruz. İşte bu: gerçek vaftizdir. Eğer dönmeye ve insanlar arasında yaşamaya karar verirsek, artık eskisi gibi olamayız…

Tanrısallık Okulu 2. derslerinden
Zehra Usanmaz
Sistem sahibi

Continue Reading

TEBLİĞLER

Çekici Güç İRADE’dir…

Kişilik, tüm enkarnasyonlarda elde etmiş olduğumuz bir kriter. Kimlik ise; o anda yaşadığımız enkarnasyonda oluşturduğumuz kriterdir. Kişilik dengesiz de olabilir, dengeli de olabilir. Bu, ışığın ve karanlığın içimizde barındırdığımız dengesi ve seçtiğimiz dengeler doğrultusunda gidebilir.

Published

on

By

 

Kişilik, tüm enkarnasyonlarda elde etmiş olduğumuz bir kriter. Kimlik ise; o anda yaşadığımız enkarnasyonda oluşturduğumuz kriterdir. Kişilik dengesiz de olabilir, dengeli de olabilir. Bu, ışığın ve karanlığın içimizde barındırdığımız dengesi ve seçtiğimiz dengeler doğrultusunda gidebilir. Yani insan temiz bir kağıt gibi gelir dünya deneyimine, bu kimlik olsun. Ancak bu kitabın, sayfanın önceden yazılmış sayfaları kişiliktir. Bu öncekiler ille de altın mürekkeple yazılmayabilir, yani kişilik ilahi etiği taşımayabilir. O zaman sansara devam eder. Kişi; doğum/ölüm zincirini kıramaz. Ancak ışık taşıyabilecek frekansı belli bir seviyeye geldiğinde, ölümsüzlük gerçekleşir.

İşte, gelmiş olduğu evrim seviyesi, olması gereken seviyeden farklı ise ve en son bulunduğu yaşamda “yukarıda” kendini düzeltmek için yaptığı kontratlardan farklı davranıyorsa, kimlik ve kişilik bölünmesi yaşanır çünkü frekanslar kaos frekansıdır, gel gitleri çoktur. Stabil tutunamaz insan, yüzeysel yaşar.

Buradaki tek çekici, İRADE’dir. İnsanı ileriye ve dengeye götürebilecek tek çekici!!!!

İrade kullanan insan 3K’yı özümseme/asimile etme fırsatı yakalar. Ancak desteğe ihtiyacı olur. Bu destek de AİDİYET, TESLİMİYET, İNANÇ olgularından geçer ki, bunlar duygu beden ile de bağlantılıdır, yani HİS ile, yani kalbin ötesine bağlanır. Birçok insan, bilgi bilmeden, sadece burası aracılığı ile evrim yapar.

Zehra USANMAZ

Continue Reading

Trending