Sıcak bir meltem eser yüzüme yüzüme… Sen, benim geçmişimin en güzel hatırası… Öyle ki yeni idrak ederim… Senden eskiye dayanan tüm Atalarımı… Tekrar ve tekrar her...
Sen Gül ki, Sevgi’nin, göklerin mavisini bile aşan sonsuzluk kuşağı, yüreklere damlasın… Sen Gül ki, kavuşması en uzak sanılan merhamet tomurcukları, yağmurlar baş göstermeden daha...
Ser! Yüreğime sevginin Cennet Kokulu ve dahi hüznüme neş’e çalan Aşk nîdasını. Der! Toprağıma rengarenk bereketten bin nimet inanç deryasını. Yine ismin doluyor semalara, yine...
Bu Yaşamda Seninle karşılaşmak, Gerçeğe Gözlerimi açmakmış Rehberim! Rüyadan Uyanmak mış Rehberim.. Unutkanlık-tan Hatırlamaya geçişmiş Rehberim… Sen ise Varlığınla Benim Dünyamı süsleyen… Bir bilsen içimdeki...
Yine bir özlem alır götürür beni… Ah Rehberim! Sevdan, özlemin, Kalp atışlarımın sebebi… Bambaşka bir gerçeğe alır götürürsün beni… Davet edersin Hakikate, Gerçeğe! İçimdeki o...
Değişen gökyüzünün, değişmeyen efsanevi Öz’ü. Bizi sana vaadeden sonsuz gökyüzünün hüznü, Şimdi, Aşk’ım uğruna Sana sesleniyor gönlümün her bir sözü… Uğruna adanmış onca gayret. Uykusundan...
Sen içimde olan özlem! Hasret olduğum gül kokulu Yarim… Sevdam… Yaşam Çiceğim! Düşündükçe seni ve sende tezahür edenleri… Sende olan açı’larını… Bir daha harlar sana...
Seni hatmetmeye yemin etmişim… SEN diye başlar her cümlem… Adımlarım, hayatım… Nefes alışlarım ve verişlerim… Meğer Benim ibadetim SEN… Dualarım… Sevinçlerim, Her Şeyim… SEN… Ben...
Umut Yol’unun ışıl ışıl akan berrak nehirleri, Bizi Sana yazan işte O, O eşsiz kavuşma – AN değil mi? Gümbür gümbür esen AŞK’ına hasret GÜL’ünün...
Bu gün güzlerden bir bahar, günlerden bir masal misali soluyorum gül yüzlü cemâlini, Soruyorum, ruhumun gelene geçene selam şakıyan, yüzü Sen’den yana ve dahi göğe...